| Bunun senin hakkında değil de Lacey için olduğundan emin ol. | Open Subtitles | فقط تأكد ان هذا من أجل ليسي وليس من اجلك انت |
| Turner ailesi yedi yaşındaki kızları Lacey'i bilmeden evde unutarak dışarı kaçtılar. | Open Subtitles | لقد نجت العائله و لم يعرفوا بأن ابنتهم ذات السبعه أعوام – ليسي – موجوده بالداخل |
| İşlerim çok yoğun ve yarın Lacey'i alabilir misin? | Open Subtitles | أنا لدي الكثير من الأعمال لأعدها وكنت أتسائل اذا أمكنك أن تأخذني ليسي غدا |
| Senin Herşeyin Teorin Garrett Lisi: ben mercana demeye alışığım. | TED | نظريتك حول تفسير كل الوجود.. جاريت ليسي: أنا متعود على المرجان. |
| Geçen gece sahnede Lacy'yi öptüğümde bakmamasının sebebi bu olmalı. | Open Subtitles | هذا يفسر عدم مبالاته عندما قبلت ليسي ذلك اليوم |
| Lacey sizi çalışırken görmeye geliyor, ve sende bir programmı yaptın? | Open Subtitles | ليسي قادمة لتشاهدكي تعملين وأنت قمت بعمل جدول ؟ |
| Demek istiyorumki, hiç farkettin mi Lacey'de seni anlamaya çalışıyor ama görebildiği tek şey senin görmesini istediğin parçalar? | Open Subtitles | أنا أعني ، هل سبق ولاحظتي أن ليسي تحاول أن تفهمك ولكن كل ما تستطيع أن تراه تلك الأجزاء التي أنت مستعدة لتريها لها ؟ |
| Merhaba. Ben Lacey Fleming. | Open Subtitles | مرحبا ، اسمي ليسي فليمنغ أمي هي الدكتورة ميغان هنت |
| Bu konuyu Lacey ile defalarca konuştum. | Open Subtitles | لقد تحدثت مع ليسي بشأن هذا الموضوع أكثر من مرة |
| Lacey'in hayatında olmak istiyor musun istemiyor musun? | Open Subtitles | هل تريدين أن تكون جزءا من حياة ليسي أم لا ؟ |
| Hayal kırıklığına uğrattığım için üzgünüm Lacey ama baban ve ben tekrar bir araya gelmiyoruz. | Open Subtitles | أنا آسفة لتخييب أملك ليسي ولكنني ووالدك لن نعود سويا |
| Lacey bu hafta sonu Boston'a gidiyor Todd ve Kate ile beraber. | Open Subtitles | ليسي ذاهبة الى بوسطن عطلة الاسبوع مع تود و كيت |
| Todd ve ben Lacey'i bu hafta sonu Boston'a götürüyoruz. | Open Subtitles | انا و تود سنأخذ ليسي الى بوسطن عطلة الأسبوع |
| Lacey bana sabote edilen eyerlerden ve ölü binicilerden bahsetti. | Open Subtitles | ليسي اتصلت بي تتكلم عن ركاب مخرّب و .. و ركبت على حصان |
| Bence sen Lacey'i davet ettin çünkü onu kaybedeceğinden korktun. | Open Subtitles | اعتقد انك دعوت ليسي لعطلة الاسبوع لأنك خائف من ان تدعها تذهب |
| Ve arayan Lacey idi. Onu almak için geç kalmışsın. | Open Subtitles | وهذه كانت ليسي تأخرت في اصطحابها من المدرسة |
| Lacey'i almak için çıkmak zorunda kaldı aksi halde sana uğrardı eminim. | Open Subtitles | وجب عليه ان يغادر ليصطحب ليسي وإلا فأنا متأكدة انه كان سيمر ليلقي التحية |
| Efendim, Bing Eyaleti'nden Da Lisi'deki görevimde hazır bulunmak üzere geldim. | Open Subtitles | سيّدي. لقد جئتُ من مقاطعة "بينغ"، للإلتحاق بالعمل في "دا ليسي". |
| Bu arada Lisi ile konuştum ve yarın akşam onun için uygunmuş. | Open Subtitles | كلمّت ليسي وليلة الغد مناسبة لها. |
| Savsaklarsak Da Lisi'deki herkese bulaşacaktır. | Open Subtitles | إذا فشلنا في التصرف الجميع في "دا ليسي" سيُصاب. |
| Zoe şimdi ana Tanrıçamız Athena ile birlikte, Lacy. | Open Subtitles | زوي تمشي الان في الطريق مع الالهه اثينا ,ليسي |
| Neler olduğunu anlat bana, Lace. Orada ne oldu? | Open Subtitles | أخبريني ما الذي حدث ليسي ما الذي حدث هناك ؟ |
| Dr. Joan evrak işleriyle uğraşırken şişeleri Dr. Joan'un çantasına yerleştiren Leecy'di. | Open Subtitles | "كانت (ليسي ) هي من وضعت العبوه" "في حقيبة الدكتوره (جوان) وفي حين أنها كانت هنا" " تقوم بـ ملء الأوراق. |
| Sen de yapabilirsin Hem de burda Dicy! | Open Subtitles | أراهن بعشرة باوندات يا ليسي |