Bu gece yapacağımız şey hiç küçük bir şey değil. | Open Subtitles | هذا ليس امرا دقيقا نقوم به اليوم احتاج الى كل عامل مع حبوب في الخدمة |
"Dostum, bunu Indiana South Bend'deki kızıma postalar mısın?" Önemsiz bir şey, değil mi? | Open Subtitles | يارجل اوصل هذا الى ابنتى بشمال بيند بولايه انديانا ليس امرا مهما صحيح ؟ |
Yani diyorsunuz ki Ne anladıysam, sanırım bu iyi bir şey değil. | Open Subtitles | اذا كنت تعنين مافهمته فهو بالتاكيد ليس امرا جيدا |
Aslına bakarsan tatlım, bu büyütülecek bir şey değil. | Open Subtitles | بصراحة عزيزتي انه فقط ليس امرا كبير لو استطعنا |
O kadar büyük bir şey değil. Onları atmak kötü olurdu. | Open Subtitles | هذا ليس امرا مهم كانت مجرد نفاية للرمي |
Böyle şeylerin arasında, bu çok da büyük bir şey değil. | Open Subtitles | في نظام الأشياء هذا ليس امرا مستبعد |
Bu, amirlerimin hoşuna gidecek cinsten bir şey değil, biliyorsun. | Open Subtitles | هذا ليس امرا يعجب رؤسائي |
Büyütülecek bir şey değil. | Open Subtitles | لكنة ليس امرا مهما |
- Yolda kötü olmak, komik bir şey değil. | Open Subtitles | - انه ليس امرا ممتعا ان تمرض على الطريق |
Brick, koku utanman gereken bir şey değil. | Open Subtitles | ان تفوح منك رائحة كريهة يا (بريك) ليس امرا محرجا |
Oh, hayır hayır. Önemli bir şey değil. | Open Subtitles | لا لا ليس امرا مهما |
Bu küçük bir şey değil, büyük bir şey! | Open Subtitles | هذا ليس امرا صغيرا, هذا امر كبير ! |
Büyütülecek bir şey değil. | Open Subtitles | ليس امرا مهماً |