"ليس انت" - Traduction Arabe en Turc

• Sen değil
• sen değilsin
• Siz değil
• sana değil
• Seni değil
• demedim
• sende değil

- Şartlar gayet basit. Esas olarak. - Sen değil.
حسنا , القاعدة بسيطة , اساسا ليس انت , هو

Hapiste olması gereken bendim, Sen değil.
من الفروض ان ابقى انا فى السجن, ليس انت.

- Tamam. Hayır, Sen değil. Pekala, beş ay daha buradayım.
لا ليس انت اذا انا هنا سابقى لمدة خمس شهور

O kadına hoşlanıyorum diye bahsettiğim kişi sen değilsin başka biri.
لكن الشخص الذي احبه و الذي تحدث عنه ليس انت لكنه شخص اخر

Herneyse, peşinde olduğumuz o aslında, sen değilsin.
حسناً , على اى حال أنه الذى نسعى ورائه ليس انت

Hayır sadece Siz değil, fakat artık piyasada değil ve biz de amacınızın bir parçası olmaktan memnunuz ve yapabildiğimiz noktada katkı yapmaktan mutluluk duyarız.
اوه , لا لا ليس انت فقط ولكنه البيت خارج السوق ونحن متحمسون ان نكون جزء من قضيتك

Karma ona arabayla vurdu, sana değil.
العاقبة الأخلاقية صدمتة بالسياره ليس انت.

Yoksa buradaki 15 yaşındaki kardeşimle Sen değil misin?
أو ان هذا ليس انت مع اختي البالغة 15 عاما

- Ama yönetici olan o, Sen değil. - Hayır.
لكن هي المديرة الادارية و ليس انت - كلا -

Ve tanıtımımı ben kontrol ediyorum, Sen değil.
وانا مسؤولة عن دعايتي. ليس انت.

Herkes güvensizdir Allan, sadece Sen değil.
كل شخص غير مستقر الن ليس انت فقط

Rocko, o Sen değil ve asla olmadı.
روكى،إنه ليس انت ولم يكن كذلك أبداً

Sen değil, ben Usta Wong Fei-hon'u görmek istiyorum.
ليس انت . اريد رؤية السيد ونج فى هونج

Yani, insanlar değişir. Sen değil, ama diğer insanlar.
اقصد الناس يتغيرون ليس انت لكن الآخرون

Eğer bir kadın... Sen değil, hayali bir kadın benimle birlikte bütün bunları aşabilirse çok iyi bir koca olacağıma inanıyorum.
اذا امرأة... ليس انت... بل امرأة افتراضية

Bunu yapıyorum çünkü kızmaya hakkı olan tek kişi sensin ve bilmelisin ki her şeyi berbat eden kişi sen değilsin.
اعمل هذا لانك يجب ان تعلمي انه ليس انت من خرب كل شيء بل انا

Sadece yeni bir fikir arayan biri için... fena bir fikir değil dedim, ama bu fikri arayan sen değilsin onu dedim.
إذا شخص ما كان يبحث عن الأفكار، وهوه ليس انت.

Jeh Gal Ryang olması gereken kişi sen değilsin, benim.
الذي عليه ان يصبح جيه غال ريونغ ليس انت لكن انا

- Birinin yetişkin olması lazım belli ki, o da sen değilsin.
على احدهم ان ينضج ومن الواضح انه ليس انت

Görünüşe göre biriniz yapmış, o da sen değilsin.
يبدو ان واحد منكم فعل ذلك وهذا الشخص ليس انت

Siz değil sevgili Dük'üm. Siz zaten ölüydünüz.
ليس انت ياعزيزى الدوق انت ميت بالفعل

Olayı ben Mathias'a bildirdim, sana değil.
أبلغت عن الجريمة لماتياس ليس انت

Çünkü o beni istedi, Seni değil.
لانكى قد خسرتى, وهو يريدنى انا و ليس انت

Kahretsin! Hayır, hayır size demedim. Arabayı neredeyse otobüse çarpıyordum.
تبا لك أيها اللعين ، لا ، لا ، لا ، ليس انت كدت أن اصطدم بإحدى الحافلات

Sorun sende değil, onda. Bunu uygun biri değil.
انه ليس انت انما هي هي ليس قادرة على ذلك