"ليس بالشيء" - Traduction Arabe en Turc

    • şey değil
        
    • Pek
        
    Bak, bu şu anda konuşmak istediğimiz bir şey değil, tamam mı Barney? Open Subtitles انظر ، هذا ليس بالشيء الذي نريد التحدث عنه الآن ، حسناً بارني؟
    Platt'den küçük bir övgü almak kötü bir şey değil. Open Subtitles إنه ليس بالشيء السهل أن تحصل على إطراء من بلات
    Evet, Kuzey Kutbu'nda yüzmek yapılacak sıradan bir şey değil. TED حسنا السباحة عبر القطب الشمالي، هو ليس بالشيء المالوف للقيام به.
    Yapamayacağın bir şey değil eğer sen de öyle hissediyorsan. Open Subtitles انه ليس بالشيء الذي لا يمكنك فعله حتى لو شعرت بالعكس
    Pek bir şey yapmıyordum sadece gözüm üzerlerinde oluyordu. Open Subtitles لم أفعل الكثير كنتُ أنتبه إلى بعض الأشياء إنه ليس بالشيء الجدير بالذكر
    Kedi kutusundan çıkabiliriz. Zor bir şey değil. Open Subtitles نستطيع الخروج من هذا القفص ليس بالشيء الصعب فِعله
    Belki ama söylemeye çalıştığım şey şu ki Mia özel olmak her zaman basit bir şey değil. Open Subtitles ربّما، لكن ما أقوله يا ميا ليس بالشيء السهل أن تكوني استثنائية
    Sonuçta çok büyük bir şey değil. Bağımsız bir film. Open Subtitles أقصد، ليس بالشيء الكبير إنّه مجرّد فيلم مستقل
    Önemli bir şey değil, sadece çorba. Open Subtitles حسناً إنها ليس بالشيء المهم إنه مجرد حساء.
    Yarın gece birkaç kişi gelecek. Fazla büyük bir şey değil. Open Subtitles هناك بعض الأشخاص سيأتون ليلة الغد, ليس بالشيء الكبير
    Confessor büyüsü öylece düzeltebileceğin bir şey değil. Open Subtitles سحر المؤمنة ليس بالشيء الـّذي يُمكن مُعالجته.
    - Anne, çok önemli bir şey değil. - On beş yaşında olduğun zaman önemli olur. Open Subtitles ماما – أنه ليس بالشيء المهم أنه شيء مهم فأنت فى الخامسه عشر من عمرك
    Lütfen, bu daha önce görmediğim bir şey değil. Open Subtitles من فضلك,انه ليس بالشيء الغريب لم أراه من قبل
    Ben bu markayı hep severdim, o yüzden yeni bir şey değil. Open Subtitles حسناً ، لطالما أحببتها لذا فهو ليس بالشيء الجديد
    Evet ama, Jason'un babası olmak senin düşündüğün gibi bir şey değil. Open Subtitles نعم ولكن يكون والد جايسون ليس بالشيء المماثل
    Çok bir şey değil ama en azından gururlanacağım. Open Subtitles أنت تعلم، ليس بالشيء الكبير، ولكن على الأقل سيحمل فخري.
    Sütlü olan ama, şimdilerde yararlı olduğu söylenen siyah şey değil. Open Subtitles حليب الشوكولاته، ليس بالشيء المظلم الذي يقولون إنه أفضل لك
    Hayır, hayır, hayır, karına üzüldüm ama bu gece olacak şey basit bir şey değil. Open Subtitles لا، لا، لا، أنا آسف بشأن زوجتك، لكن ما الذي حدث الليلة، ليس بالشيء الصغير
    Çünkü bayağı bir düşündüm de... beni son altı aydır kimse o hâlimle görmedi, tamam Pek nadir değil ama... Open Subtitles لأنني كنت أفكر بذلك الشأن وذلك حفزني, وأدركت ذلك أتعلم، لم يراني أحد هكذا منذ حوالي ستة أشهر، ـ وإنه ليس بالشيء النادر ممكن حدوثه ـ مساء الخير جميعاً
    Bu Pek mantıklı değil ama sana ihtiyacım var. Open Subtitles أنه ليس بالشيء العملي، لكني بحاجتك.
    Banka soymak Pek de doğru yoldan sapmamak sayılmaz. Open Subtitles سرقة المصارف ليس بالشيء الجيد والمعتدل

    Les mots et expressions les plus fréquents

    Arabe-Turc: 10k, 20k, plus | Turc-Arabe: 10k, 20k, plus