Satıcıyı temsil ediyorum. O yaşlı, buraya gelip iş yapacak durumda değil, bu yüzden satışı benim yürütmemi istedi. | Open Subtitles | أنا أمثل البائع هو ليس بحالة تسمح له بالقدوم و القيام بالعمل |
Hastaneyi arardım ama şu an pek açıklanabilir bir durumda değil. | Open Subtitles | ...وكنت لأتصل بمستشفى لكنه ليس بحالة ...يمكن تفسيرها في الوقت الحالي |
Hayır, bu günlerde telefon görüşmesi yapabilecek durumda değil. | Open Subtitles | لا , إنه ليس بحالة تجعله يقوم بإتصال هذه الأيام |
Sayende Süpermen, Beyin para ödeyebilecek bir durumda değil. | Open Subtitles | بفضلك يا (سوبرمان)، (برينياك) ليس بحالة جيدة ليكتب لي صكاً |
Araba sürecek durumda değil. | Open Subtitles | ليس بحالة جيدة للقيادة |