- Gayet iyi ahbap, ama yeterince iyi değil. | Open Subtitles | أحسنت صنعًا يا صاح، لكن ليس جيّدًا بما فيه الكفاية. |
İyi değil. Hiç iyi değil. | Open Subtitles | ليس جيّدًا، هذا ليس جيّدًا بالمرّة |
Bu iyi değil. | Open Subtitles | حسنًا، هذا ليس جيّدًا |
Hiç iyi değil. Thorin'e söylesek mi? | Open Subtitles | ،هذا ليس جيّدًا بالمرّة أليس علينا إخبار (ثورين)؟ |
Pek iyi şekilde değil herhalde ama. | Open Subtitles | ليس جيّدًا على الرّغم، صحيح يا طبيب؟ |
Sevgili olmamız onun itidali için hiç iyi olmaz. | Open Subtitles | ليس جيّدًا لإستقامتها بأن تكون في علاقة. |
Bu iyi değil. | Open Subtitles | ذلك ليس جيّدًا. |
Bu hiç iyi değil. | Open Subtitles | هذا ليس جيّدًا. |
Senin için iyi değil. | Open Subtitles | أنه ليس جيّدًا لك. |
Bu onun için iyi değil. | Open Subtitles | هذا ليس جيّدًا له. |
Bu hiç iyi değil. | Open Subtitles | هذا ليس جيّدًا حقًا. |
Tamam. Bu hiç iyi değil. | Open Subtitles | حسنًا، هذا ليس جيّدًا. |
Bu iyi değil. | Open Subtitles | هذا ليس جيّدًا. |
- Bu hiç iyi değil. | Open Subtitles | ـ هذا ليس جيّدًا |
Bu hiç iyi değil. | Open Subtitles | هذا ليس جيّدًا. |
Yeteri kadar iyi değil. | Open Subtitles | ليس جيّدًا كفاية |
Bu hiç iyi değil. | Open Subtitles | هذا ليس جيّدًا. |
Bu hiç iyi değil. | Open Subtitles | حسنًا، هذا ليس جيّدًا. |
Bu hiç iyi değil çünkü Strickland kesinlikle bana %100 yumruk atacak. | Open Subtitles | (هذا ليس جيّدًا لأن (ستريكلاند بالتأكيد سيضربك لكمة 100 بالمئة. |