Oh, Her zaman değil. Sen benim Fransızca aydınlatılmış sınıflarda kontrol etmelisiniz. | Open Subtitles | أوه ليس دائماً ، يجب أن تشاهدي . علمات فحصي للغة الفرنسية |
Yani böyle şeyler olabilir, yani, Her zaman değil ama olabilir. | Open Subtitles | ,أعني ان مثل هذه الأشياء تحدث ليس دائماً و لكن تحدث |
- burada saat 7:00'de olacağını söylediler. - Her zaman değil. Paris'de geç yatmayı seviyor. | Open Subtitles | قالوا لي أنه يمتطي الخيل هنا في السابعة صباحاً ليس دائماً ، فى باريس يفضل الاستيقاظ متأخراً |
Bu arada, Her zaman değil ama bazen bu piliç bir kova kum kadar kuru olur. | Open Subtitles | بالمناسبة أحياناً و ليس دائماً مهبل هذة الجميلة يصبح جافاً كما لو كان صحراء |
hep değil. Riddle'da işi sıkı tutuyorlardı. | Open Subtitles | ليس دائماً ، كان الأمر صارماً جداً فى " ريدل" |
Bu arada Her zaman değil ama bazen bu pilicin kukusu bir kova kumdan daha kuru olabiliyor. | Open Subtitles | بالمناسبة أحياناً و ليس دائماً مهبل هذة الجميلة يصبح جافاً كما لو كان صحراء |
İyileşmeme yardımcı oluyor. Hem Her zaman değil ama bazen çocukların dediği gibi "Umurumda değil" demelisin. | Open Subtitles | إنها تساعد على الشفاء , ليس دائماً لكن أحياناً علينا أن نقول |
Genelde kahramanın kız olmasını tercih ederim. Ama Her zaman değil. | Open Subtitles | عادةً ما أفضّل البطولة النسائية لكن ليس دائماً. |
Her zaman değil. Ama sözcükler bir türlü gelmek bilmediğinde düşünmek için buraya gelirim. | Open Subtitles | ليس دائماً, ولكن عندما لا تخرج مني الكلمات, |
Her zaman değil ama genelde Enerji Bakanı Farshad Khansari için tercüme yapmış. | Open Subtitles | ليس دائماً, ولكنه غالباً يكون مع وزير الطاقة فرشاد كنساري |
Öpüşmek bazen ama Her zaman değil sevişmek için bir altyapı taşıyor. | Open Subtitles | التقبيل أحياناً ولكن ليس دائماً تمهيداً لممارسة الحُب |
Ama yine de dini sanatta azizlerin veya Bakire Meryem’in genellikle – Her zaman değil – cazibeli şekillerde portrelendiğini görürsünüz. | TED | ومع ذلك فإنك ترى في الفن الديني، القديسين أو مريم العذراء يتم تصويرهم عادة -- ليس دائماً -- بهيئات مبهرة |
- Evet, bizim yok. - Her zaman değil. | Open Subtitles | حسناً ، أسماؤنا هكذا ليس دائماً |
Genelde tek yumurta ikizleri olur ama Her zaman değil. | Open Subtitles | التوائم المتطابقة، لكن ليس دائماً. |
Bazen de, Her zaman değil, ama bazen onu gerçekten görebiliyorum. | Open Subtitles | وبعض الأحيان.. ليس دائماً ولكن أحياناً |
Her zaman değil ama çoğunlukla haklı çıkıyorum. | Open Subtitles | ليس دائماً ! ولكن كثير من الأحيان لا أكون على حق |
Bazen değiştirebilirsin ama Her zaman değil! | Open Subtitles | يمكنك ذلك أحياناً ، ولكن ليس دائماً |
-Yani, Her zaman değil. -Evet ya da hayır, Greg? | Open Subtitles | ـ ليس دائماً ـ نعم أو لا؟ |
Hayır, bu güçlü bir kelime. hep değil. Genelde. | Open Subtitles | كلا هذه كلمة كبيرة ليس دائماً ولكن عادة |
O kadar sık değil. Onu muhtemelen yılda bir defa görüyorum. | Open Subtitles | حسناً، ليس دائماً أراه ربما مرة في السنة. |
Bedenlerimiz Kalıcı değil. | Open Subtitles | إن جسدُنا ليس دائماً ، إنه . نوع من المُعاناة |
Birinin mutluluğunun bir başkasına bağlı olması cezbedici olabilir fakat her zaman mümkün değildir. | Open Subtitles | في النهاية، انه امر ساحر ان تفكر ان سعادة انسان تعتمد على شخص واحد لكن ذلك ليس دائماً ممكناً. يجب أن نتقبل |