Ama bu kötü bir şey değil. Bir çocuk vardı. Nedendir bilmem. | Open Subtitles | ولكنه ليس شيئا سيئا لقد كان هناك ولد, لا أعرف ما مشكلتة |
Bu yemek kitabı da, sekiz ayda bitirebileceğin bir şey değil. | Open Subtitles | و هذا الكتاب ليس شيئا من الممكن إنجازة في ثمانية أشهر |
Bu basit bir şey değil ve gördüğüm kadarıyla sorunların sebebi sensin. | Open Subtitles | ليس شيئا ضئيلا ، و كما أرى ، أنت من يخلق المشكلة |
Şey, biliyor musun, bazen bu kötü bir şey değildir. | Open Subtitles | حسنا , أنت تعرف , أحيانا هذا ليس شيئا سيئا. |
Öyle bir şey yok. Öyle bir şey hiç olmayacak. | Open Subtitles | هذا ليس شيئا و لن يكون كذلك أبدا |
Kesinlikle iyi bir şey değildi ama mevcut şartlara göre akıllıcaydı. | Open Subtitles | من الواضح بجلاء أنه ليس شيئا جيدا ولكن بالنسبة للظروف المحيطة بالموقف |
Şimdi bu halk için hazır olan bir şey değil, ama üzerinde çalışılan bir süreç. | TED | هذا ليس شيئا جاهزا للعامة حاليا, ولكنه عمل في تقدم |
Tatlım... bu öylece yapabileceğin bir şey değil. | Open Subtitles | حسنا,عزيزتي, هذا ليس شيئا تستطعين أن تفعليه بهذه البساطة |
- Ki bu cinsel bir şey değil. | Open Subtitles | أنا خدع فقط تشاندلر. وهو ليس شيئا الجنسي. |
Onlarla ne yapar bilemiyorum... ama steroid yüzünden şiddet problemleri var... ve bu iyi bir şey değil. | Open Subtitles | لا أعلم ماذا سيفعل بهم ولكنه متهور جدا وأظن أن هذا ليس شيئا طيبا |
Tamam, evlat. Bu büyük bir şey değil. | Open Subtitles | حَسَناً، يا ولد، انه ليس شيئا صعبا إضطجعْ على المقعدِ |
Hayır, önemli bir şey değil, Bayan Foster, sigortaladığımız bazı değerli parçaların dosyalarını güncellememiz gerekiyor. | Open Subtitles | لا, ليس شيئا خطيرا يا مدام فوستر نحن فقط نريد تحديث معلوماتنا عن بعض الأشياء الثمينة التي نقوم بالتأمين عليها |
Bu ofiste, özellikle de bizim ofiste konuşulacak tipte bir şey değil. | Open Subtitles | و هذا ليس شيئا لتتحدث عنه في المكتب خصوصا مكتبكم |
Bir iş kazası vakasında görmeyi beklemediğim bir şey değil. | Open Subtitles | ليس شيئا أحبذ رؤيته في إصابة متصلة بالعمل |
Bak, Paige'e yaptığım kötü bir şey değil. | Open Subtitles | انظر ، ما فعلت لبايج ، انه ليس شيئا سيئا |
Yeni bir şey değil ki. Zanlının tahrik etmesinden başka bir şey değil. | Open Subtitles | انه ليس شيئا جديداً انها مجرد ادعاءات غير صحيحة |
Gerçekten, önemli bir şey değil. | Open Subtitles | شيء واحد. انه ليس شيئا خطيرا نقاش في وقت لاحق. |
Kimsenin kanıtlaması gereken bir şey değil. | Open Subtitles | إنه ليس شيئا يوجب المرئ على أن يبرهنه. إنه شيء تعلمه فحسب. |
Öyleyse, bu yalnız boş vakitlerinizde yaptığınız bir şey değildir. | TED | إذن أنه ليس شيئا نقوم به في وقت الفراغ. |
Asalet doğuştan gelen bir şey değildir. | Open Subtitles | ان تكوني نبيله ليس شيئا تاخذيه عند ولادتك |
Kesin bir şey yok. Duruma bağlı. | Open Subtitles | ليس شيئا اكيدا, الأمر يتوقف, |
Çocukça bir takılmaydı, ciddi bir şey değildi. | Open Subtitles | كان كلهو الغلمان ليس شيئا جادا |
Beni hiçbir şey seninle sohbet etmekten daha çok mutlu edemez ama... beni çok kötü bir zamanda aradın. | Open Subtitles | كلاريس , هذا ليس شيئا في العالم من اكثر من حبي للحديث معك لسوء الحظ امسكتني في لحظه صعبه |
Çünkü bir şekilde biri seksin yaptığınız bir şey olmadığını söyleyebilir, hı? | TED | لأنه في بعض الطرق يمكن القول الجنس ليس شيئا تفعله، إيه؟ |