Bizim için endişelenmene gerek yok. | Open Subtitles | لا أريدكما أن تتأذيا ليس عليك أن تقلق علينا |
Eee, diğeri hakkında endişelenmene gerek yok çünkü artık daha iyi bir şeyimiz var. | Open Subtitles | اذاً ليس عليك أن تقلق بشأن الاشياء الأخرى لانه لدينا شيء أفضل الأن |
Artık endişelenmene gerek yok çünkü taşındım. | Open Subtitles | ليس عليك أن تقلق حيال الأمر فقد انتقلت من المنزل |
Artık Endişe etmene gerek yok. | Open Subtitles | لذا , إستمع ليس عليك أن تقلق من أي شيء بعد الآن |
Anlıyorum, ancak hiçbir şey hakkında endişelenmenize gerek yok Teğmen. | Open Subtitles | صحيح ، ولكن ليس عليك أن تقلق من شيء أيها الملازم |
Bunun önemi yok! Kırılma noktası için de endişelenmene gerek yok. Çünkü kimse kaçmayacak. | Open Subtitles | هذا لا يهم، ليس عليك أن تقلق حيال أي نقطة لاعودة لأنه لن ينشق أي عميل آخر |
Bar kapanacak diye endişelenmene gerek yok. | Open Subtitles | هذا منزلي، صحيح؟ ليس عليك أن تقلق بخصوص الإزعاج فى المكالمه الأخيرة |
Benim için endişelenmene gerek yok John. | Open Subtitles | أنت تعرف أنه ليس عليك أن تقلق بشأني ياجون |
Baba, bir daha beni kaybedeceğine dair endişelenmene gerek yok, tamam mı? | Open Subtitles | أبي ليس عليك أن تقلق من فقداني مرة أخرى اتفقنا ؟ |
Artık onun hakkında endişelenmene gerek yok. | Open Subtitles | ليس عليك أن تقلق بشأنه بعد الآن سوف يتّم الإهتمام بأمر ه |
endişelenmene gerek yok. O konuyu düşünmemeye çalış. | Open Subtitles | ليس عليك أن تقلق حاول ألا تفكر بذلك |
Bunların hiçbiri için endişelenmene gerek yok. | Open Subtitles | ليس عليك أن تقلق حول أي من ذلك. |
Tamam, bunun için endişelenmene gerek yok! | Open Subtitles | حسناً, ليس عليك أن تقلق بشأن هذا |
Benim için endişelenmene gerek yok, tamam mı? | Open Subtitles | ليس عليك أن تقلق بشأني, حسناً؟ |
Problem yok, patron. Endişe etmene gerek yok. | Open Subtitles | لا بأس يا زعيم، ليس عليك أن تقلق |
Bunu Endişe etmene gerek yok, tamam mı? | Open Subtitles | ليس عليك أن تقلق بشأن ذلك أتفقنا؟ |
Ehliyetsiz araba kullanmam konusunda artık endişelenmenize gerek yok. | Open Subtitles | ليس عليك أن تقلق حيال سياقتي بدون رخصة بعد الآن |
Uh, ama benim için endişelenmenize gerek yok. Çünkü burayı beğendim. | Open Subtitles | ولكن ليس عليك أن تقلق بشأني فأنا بخير هنا |
Zamanımızın büyük bir kısmı müzelerde geçecek. merak etme. | Open Subtitles | سنقضي حوالي 90 بالمئة من وقتنا في المتاحف ، ليس عليك أن تقلق |
Beni merak etmene gerek yok, kardeşim. | Open Subtitles | ليس عليك أن تقلق بشأني يا أخي. |
Önceden de söylemiştim. Benim için endişelenmen gerekmiyor. | Open Subtitles | أخبرتك , ليس عليك أن تقلق بشأني كثيراً |
Onunla ilgili endişe duymana gerek yok, doğruyu söylüyorum. | Open Subtitles | ليس عليك أن تقلق بشأنه , أعدك |
Ama endişelenmemen gerektiğini biliyorum | Open Subtitles | و لكني أعلم أنك ليس عليك أن تقلق بهذا الشأن |