Oscar kazandığı zaman, tava suratlı ibne uzaylıyla evlendiği zaman değil. | Open Subtitles | عندما فازت بالإوسكار, ليس عندما تزوجت ذلك الشاذ ذو وجه المقلاه, |
- Benden hoşlanmanı istiyorum. - Hoşlanıyorum. Ama aptallık ettiğin zaman değil. | Open Subtitles | ـ أنا فقط أريدك أن تحبينى ـ أنا أحبك, لكن ليس عندما تتصرف كهزة |
Ama birşey biliyorum ne de olsa kaybedeceksek ölmeye gerek yok, Hele seçeneğin varken. | Open Subtitles | , لكني أعرف أمر واحد لافائدة من الموت عندما سنكون خاسرين بكل الأحوال ليس عندما يكون لدينا الإختيار |
Hele Kuzey'in tüm vergileri söz konusuyken asla. | Open Subtitles | . لا يقبل بضعة جنيهات للأمساك ببعض المجرمين . ليس عندما تكون كل أموال الضريبة للجزء الشمالى تكون معروضة |
Asla olmaz. Özellikle terfi etmek üzereyken.. | Open Subtitles | وبالتأكيد ليس عندما أكون على وشك الترقيه |
Fark şu ki eğer ortada bir cinayet varsa tesadüfler söz konusu olmaz. | Open Subtitles | الفرق هو أنّه لا توجد هناك مصادفات، ليس عندما تكون هناك جريمة قتل |
Larry Garber ile konuşmaya gelen polisler varken değil. | Open Subtitles | لن تقتلني يا لاري ليس عندما تحضر الشرطة للتحدث مع لاري غاربر |
Eninde sonunda benim 3-B'deki şirin kızla çıkmak istediğim zaman değil. | Open Subtitles | سيدركون أنّنا مستقيمان في النهاية في النهاية ليس عندما أرغب بالخروج مع الفتاة الجميلة بالطابق الثالث |
Asıl endişelenmen gereken zaman, bu tip hissiyatı kaybettiğin zamandır onların güçlendiği zaman değil. | Open Subtitles | يجب أن تقلقي عندما تفقدين هذه المشاعر ليس عندما تصبح أقوى |
Bu ayrıcalık için para aldıkları zaman değil. | Open Subtitles | ليس عندما تأخذ مال للإمتياز إنّه يُدعى دعارة |
- Oval Ofis'ten aradığı zaman değil. | Open Subtitles | ليس عندما يكلمني من المكتب البيضاوي. |
O çok hızlı. Bakmadığı zaman değil ama. | Open Subtitles | انه سريع جدا ليس عندما لا ينظر |
Karımı gözyaşlarına boğduğu zaman değil. | Open Subtitles | ليس عندما تتسبب لزوجتي بالبكاء. |
Votka üreticileriyle buluşacakları zaan yoktur. Hele de hiç zamanında burada olamıyorsa. | Open Subtitles | ليس عندما يضطرّون إلى مقابلة مموّن الفودكا الذي يتأخر دوماً ولا يرسل إلينا الإيصالات بالوقت المناسب |
Yanılıyor olsam bile risk alacak değilim. Hele ki Flaman piç kuruları için. | Open Subtitles | ربما أكون مخطئاً، ولكن ليس عندما يتعلق الأمر بهؤلاء الأوغاد. |
Hele ki eski kocamdan intikam alacak bu kadar çok yol varken.. | Open Subtitles | ليس عندما تكون هناك طرق كثيرة للإنتقام من زوجي السابق. |
Hele ki birazcık el çabukluğu ve Hollywood efekti bu işi çözebiliyorken. | Open Subtitles | لأعز أصدقائى. ليس عندما أقوم ببعض التوجيهات الخاطئة و المُؤثرات الخاصة بهوليود بدلاً من ذلك. |
Hele ki evde onu bekleyen böyle bir göt varken. | Open Subtitles | .ليس عندما يكون لديه هذه المؤخرة في المنزل |
Hayır Özellikle de günahını ben ödüyorsam. | Open Subtitles | ليس عندما أتكبّد الخطايا كان يُفترض بك طرده، |
Özellikle de gazeteciler ilişkilerimize burunları sokmaya başladıktan sonra. | Open Subtitles | وخاصة ليس عندما بدأ الصحفيون يتدخلون في شؤوننا |
Özellikle cinayet zanlısı iken. | Open Subtitles | ليس عندما تكون احد المتهمين في جريمه قتل |
Bazen gerekir, ama söz konusu olan aç insanlarsa, hayır. | Open Subtitles | أحياناً إنّه كذلك لكن ليس عندما تكون مجموعة من الناس تبحث عن طعام |
Aletlerin varken değil, Mac. | Open Subtitles | "ليس عندما يكون كل شىء منظم "ماك |