Eh, burası ilk kurbanımızın iş yerine de evine de yakın değil. | Open Subtitles | هذا ليس قريباً أبداً من مكان وعمل الضحية الأولى |
Bu seferki rüzgar arkalarına alınacak kadar yakın değil. | Open Subtitles | ليس على مقربة من الرياح ليس قريباً على الإطلاق |
Evinin tadilata ihtiyacı var ve Denver'a da sandığın kadar yakın değil. | Open Subtitles | بوقت أسهل لبيع المنزل كونه قريباً من دنفر منزلك بحاجة لبعض التصليحات وثانياً إنه ليس قريباً من دنفر |
Evet, yakında değil. | Open Subtitles | . أجل ، حسناً ، ليس قريباً بما يكفي |
Belki yakında değil ama... | Open Subtitles | ربما ليس قريباً |
yakında değil. | Open Subtitles | ليس قريباً بما يكفي |
Hayır, yakın değil. İyelikte olduğunu söylediniz. | Open Subtitles | كلا، ليس قريباً قلتما إنه كان في "عهد التنفيذ" |
-O kadar yakın değil Majesteleri. Başka nasıl düzlük, İngiliz kanıyla temizlenir. | Open Subtitles | يقولون أن المطر سيأتي قريباً- ليس قريباً جداً , سموك؟ |
Çok yakın değil! | Open Subtitles | ليس قريباً جداً، ليس قريباً جداً. |
Yeterince yakın değil. | Open Subtitles | ليس قريباً لهذا الحد. |
"Bir gün" yeterince yakın değil. | Open Subtitles | "يوماً ما " ليس قريباً بما فيه الكفاية |
- Burası oraya yakın değil. | Open Subtitles | -وهذا المكان ليس قريباً من هنا |
Çok yakında değil. | Open Subtitles | ليس قريباً جداً من, من هذا؟ |
Yeterince yakında değil. | Open Subtitles | . ليس قريباً بما يكفي |
yakında değil. | Open Subtitles | ليس قريباً |
- yakında değil orası. | Open Subtitles | ذلك ليس قريباً |