Onun daha fazla acı çekmemesi için değil. | Open Subtitles | ليس لاننا لم نرد لها ان تشعر بمزيد من الالم |
Hayır, zaten dünyayı beslemek için yeterli olandan fazla kalori ürettiğimiz için değil. | TED | لا , ليس لاننا في الأصل ننتج .. مايكفي من الوحدات الحرارية لإطعام العالم . |
Garanti veriyorum, laboratuvarımıza sabah 3'te 4'te gelseniz, orada çalışan öğrencilerimiz vardır, ben onlara söylediğim için değil, çok eğlenceli olduğu için. | TED | وأنا أضمن لك أنه إن مررتم بمختبرنا في 3 أو 4 صباحاً سوف تجد الطلاب يعملون هنالك ليس لاننا نجبرهم على ذلك إنما لانهم يستمتعون فعلاً بالعمل هناك |
Jonathan'dan, ikiniz birlikte doğru olmadığınız için ayrıldın, ikimizin arasındaki şey doğru olduğu için değil. | Open Subtitles | (قطعتِ علاقتكِ بـ(جوناثان لأن ما هناك خطب بكما ليس لاننا كنا مناسبين لبعضنا |