Bunu kazanmak için Hiç şansın yok balık surat ve neden bilmek ister misin? | Open Subtitles | ليس لديك فرصة للفوز في هذه وجه الأسماك ، وانت تريد أن تعرف لماذا؟ |
Hiç şansın yok dostum. | Open Subtitles | مرحى، مرحى ها نحن ذا نحتفل ليس لديك فرصة |
Vazgeç evlat! Hiç şansın yok! | Open Subtitles | أستسلم أيها الصبى ليس لديك فرصة |
Boşuna uğraşma, Hiç şansın yok. | Open Subtitles | لماذا تضايق نفسك؟ ليس لديك فرصة. |
Onu korkutuyorsun. hiçbir şansın yok. | Open Subtitles | أنت تخيفها, ليس لديك فرصة على الإطلاق |
Elinden bırak onu canım, Hiç şansın yok bence. | Open Subtitles | اسقط قطعة الحديد من يدك ليس لديك فرصة. |
İstatistiksel olarak, Hiç şansın yok. | Open Subtitles | إحصائياً، ليس لديك فرصة للربح. |
Hiç şansın yok. | Open Subtitles | ، ليس لديك فرصة |
Hiç şansın yok doktor. | Open Subtitles | ليس لديك فرصة أيها الطبيب |
Çık dışarı. Hiç şansın yok. | Open Subtitles | ليس لديك فرصة بذلك الطريق |
Hiç şansın yok. Kimseye vermiyor. | Open Subtitles | ليس لديك فرصة انه تنتظر |
Hiç şansın yok bu arada. | Open Subtitles | ليس لديك فرصة معها بالمناسبة |
O zaman Hiç şansın yok! | Open Subtitles | أذن ليس لديك فرصة |
Hiç şansın yok, gram şansın yok. | Open Subtitles | أنت ليس لديك فرصة ولا فرصة |
Teslim ol, Alton! Hiç şansın yok! | Open Subtitles | سلّم نفسك يا (ألتون)، ليس لديك فرصة |
Hiç şansın yok! | Open Subtitles | ! ليس لديك فرصة |
Hiç şansın yok! | Open Subtitles | ليس لديك فرصة |
Hiç şansın yok. | Open Subtitles | - ليس لديك فرصة . |
Ne yazık ki söz konusu o iken hiçbir şansın yok. | Open Subtitles | من المؤسف أنه ليس لديك فرصة معها |
Eğer o pantolonun içinde çükün varsa, şansın yok dostum. | Open Subtitles | إذا كنت رجلاً، ليس لديك فرصة يا أخي. |