Ellerinde hiçbir şey olmadığı için ortalığı karıştırıyorlar. | Open Subtitles | ليس لديهم شيء فقاموا بإدارة بعض الأكاذيب |
Şayet böyle yaparsam Ellerinde hiçbir şey yok demektir. | Open Subtitles | عندما أفعل هذا, يعني أنهم ليس لديهم شيء |
Bir şeyler söyle. Ellerinde hiçbir şey yok. | Open Subtitles | اخبرني شيئاً ليس لديهم شيء |
En çok arananlar listesinde bu adamın kaybedecek hiçbir şeyi yok. | Open Subtitles | الهاربين الأكثر خطورة هُم أؤلئك الذين ليس لديهم شيء ليخسروه. |
Geri kalan halkın ise hiçbir şeyi yok | Open Subtitles | وكثيرٌ من الآخرين ليس لديهم شيء. |
Erkekler kaybedecek bir şeyi olmadığını düşündüklerinde çocuklara zararlı olabilirler. | Open Subtitles | من الممكن أن يشكل الرجال خطر على أولادهم عندما يظنوا أنه ليس لديهم شيء ليخسروه |
Eğer hızlı konuşurlarsa, kimsenin söyleyecek bir şeyi olmadığını anlamayacağını düşünen o kadar çok adam var ki şaşırırsın. | Open Subtitles | سوف تندهش من عدد الرجال الذين يعتقدون أنه إذا تحدثّوا بسرعة كافية لن يستطيع الناس التمييز بأن ليس لديهم شيء ليقولونه |
Bana ödeme yapabilecekleri başka hiçbir şeyleri yok. | Open Subtitles | هذا هو راتبي من الجمعية ليس لديهم شيء آخر يدفعونه لي. |
Bir şeyler söyle. Ellerinde hiçbir şey yok. | Open Subtitles | اخبرني شيئاً ليس لديهم شيء |
Ellerinde hiçbir şey olmaz. | Open Subtitles | ليس لديهم شيء ضدك |
Ellerinde hiçbir şey yok. O yüzden bu kadar çaresizce davranıyor. | Open Subtitles | ليس لديهم شيء لهذا يستميتون |
- Ellerinde hiçbir şey yok. | Open Subtitles | - ليس لديهم شيء |
Önemli bir şey var mı? Ellerinde hiçbir şey yok. | Open Subtitles | ليس لديهم شيء |
Kaybedecek hiçbir şeyleri yok. | Open Subtitles | أعني أنه تعلمين ليس لديهم شيء ليخسروه |