bir şeyim yok ki. Ne eş, ne çocuk, ne de kariyer. | Open Subtitles | ليس لديّ شئ ، ليس هناك زوجة و لا أولاد و لا مهنة |
Sana sunabilecek başka bir şeyim yok, ne gerekiyorsa yap. | Open Subtitles | ليس لديّ شئ آخر لأقدمه لك افعل ما تريده - |
Bugün yapacak hiç bir şeyim yok. Grace bugünü kendine taşınma için ayırdı. | Open Subtitles | ليس لديّ شئ لأفعله اليوم غرايس) أخذت اليوم إجازة للإنتقال) |
Her gün, her yerde. Gayet sağlıklı ama ona söyleyecek hiçbir şeyim yok. | Open Subtitles | في كل مكان , كل اليوم و هو بصحة جيدة , و ليس لديّ شئ لأقوله له |
Şikayet edecek hiçbir şeyim yok. | Open Subtitles | ليس لديّ شئ لكي أعترض عليه |
Sana söyleyecek hiçbir şeyim yok. | Open Subtitles | ليس لديّ شئ لأقوله لك |
Sana söyleyecek bir şeyim yok. | Open Subtitles | ليس لديّ شئ لأقوله لك. |
Sana söyleyecek bir şeyim yok. | Open Subtitles | ليس لديّ شئ آخر لأقوله لك |
Kusura bakma, sana göre bir şeyim yok. | Open Subtitles | أنا متأسف ليس لديّ شئ يناسبك |
Benim saklayacak bir şeyim yok. | Open Subtitles | ليس لديّ شئ لأخفيه. |
Sana söyleyecek hiç bir şeyim yok. | Open Subtitles | ليس لديّ شئ لأقوله لك |
İçecek bir şeyim yok. Oh, üzgünüm. | Open Subtitles | - ليس لديّ شئ للشرب . |