Bunu okumaya vaktim yok, yoksa buradan sürükleneceğim. | TED | ليس لديّ وقت لقراءة هذا، لأنه سيتم إنتزاعي من هنا. |
Öğrencinin biriyle. Bu saçmalıklara ayıracak vaktim yok. | Open Subtitles | بواسطة طالب، اسمع ليس لديّ وقت لهذه الترهات.. |
Baba, açıklayabilirim ama vaktim yok. | Open Subtitles | أبي، يمكن أن أوضح لك، ولكن ليس لديّ وقت. |
Özür dilerim Ajan Mackelway fazla zamanım yok, okul aile birliği günündeyim. | Open Subtitles | أنا آسف ليس لديّ وقت كثير, الوكيل ماكيلواي, لكنه يومي .. ؟ |
Cidden bunun için zamanım yok. Taksimetre çalışıyor ve okulu tekrar asamam. | Open Subtitles | حقاً ليس لديّ وقت لهذا، العدّاد يعمل ولا يمكنني تفويت المدرسة مجدداً |
sana soracak birkaç sorum vardı ama bunun için zamanım yok. | Open Subtitles | لديّ الكثر من الأسئلة لأسألك، لكن ليس لديّ وقت. |
Bak, Charlie.Şu sıralar birileriyle çıkmaya vaktim yok. İşime yoğunlaşmış durumdayım. | Open Subtitles | ليس لديّ وقت للمواعدة الآن أنا مركزة كلياً على عملي |
Açıklayacak vaktim yok. Gidip bir kişiyi daha getirmeliyim. | Open Subtitles | ليس لديّ وقت للشرح عليّ الذهاب لإحضار شخص آخر |
Yeni arkadaşlara ayıracak vaktim yok. İşim başımdan aşkın. | Open Subtitles | اسمع، ليس لديّ وقت لأصدقاء جدد فلديّ ما يكفيني من المشاغل |
O yüzden sizin saçma oyunlarınıza ayıracak vaktim yok. | Open Subtitles | لذا ليس لديّ وقت لكما و لمشاكلكما الدرامية |
Yalnız bir şeyler yapmayı geç, uyumaya bile vaktim yok. | Open Subtitles | ليس لديّ وقت كي أنام ناهيك عن حياتي الشخصية |
Sorunları olmayan insanların problemleri için hiç vaktim yok. | Open Subtitles | ليس لديّ وقت مع مشاكل الناس منعدمي المشاكل |
Temizleyeceğim 12 oda daha var. Tartışmak için vaktim yok. | Open Subtitles | لديّ 12 غرفة لأرتّبها ليس لديّ وقت للجدال |
Şu an böyle şeyler için vaktim yok. Şimdilik görüşmeyelim. | Open Subtitles | ليس لديّ وقت لأشياء كهذه الآن، لذا دعنا نتوقف عن رؤية بعضنا |
Açıklamak isterdim ama çok geç kaldım. Gitmem lazım. -Hiç vaktim yok. | Open Subtitles | حسناً, أحب أن أشرح لكم, لكني متأخر للغاية وعليّ الذهاب ليس لديّ وقت لهذا |
Bunun için zamanım yok. Bir çocuğun hayatı tehlikede. | Open Subtitles | ليس لديّ وقت لذلك، أيّها القائد هناك حياة طفل بخطر. |
Açıklayacak zamanım yok, ama onlardan ben sorumluyum. | Open Subtitles | مَن يكونون ؟ ليس لديّ وقت للشرح و لكنّى مسئولٌ عنهم |
Hayır, zamanım yok. Buraya beraber geldiğim adamı bulmam gerek. | Open Subtitles | كلا، ليس لديّ وقت لهذا، أود أن اجد الرجل الذي آتى معي هنا. |
Bakın, buna harcayacak zamanım yok. O yüzden şikayette bulunmak istiyorsanız konuyu başkomiserime götürebilirsiniz. | Open Subtitles | اصغ، ليس لديّ وقت حقًا لهذا، لذا إن كنت تريد ملف شكوى فيمكنك أخذه لقائدي |
Neyin olacağını biliyordun? Dostum bak, konuşmak için zamanım yok tamam mı? | Open Subtitles | صاح، اسمع، ليس لديّ وقت لخطاب طويل، حسنًا؟ |
Bu aptal sorular için zamanım yok | Open Subtitles | ليس لديّ وقت من أجل هذه الأسئلة السخيفة. |