Bu adam büyük bir suçlu değil en azından diğerleri kadar değil. | Open Subtitles | هذا الرجل ليس مجرماً بالفطرة ،على الأقلّ ليس كالآخرين أظنّ أنّه يمكن استخدامه |
- Hayır! O bir suçlu değil. - Yasadışı bir göçmen. | Open Subtitles | هل قتل شخصاً ما أيضاً لا هو ليس مجرماً |
Demek istediğim, o bir suçlu değil. Biraz peynir çalmış. | Open Subtitles | اقصد ، هو ليس مجرماً هو سرق بعض الجبنة |
Onu sizden daha fazla sevdiğim falan yok ama şu gerçek ki o sıradan bir suçlu değil. | Open Subtitles | ولكن إليكم الأمر، إنه ليس مجرماً عادياً |
Fiona gibi, o da bulunmak istemeyen biri, fakat Fiona'nın aksine, o bir suçlu değil. | Open Subtitles | مثل " فيونا " على الرغم من ذلك إنه شخص يحاول ألا يجده أحداً لكن على عكس " فيونا " ليس مجرماً إنه شخص صالح |
David bir suçlu değil, o sadece şansız bir çocuk. Bu sınırlama emir çıkartmayı gerektirmez. | Open Subtitles | ديفيد) ليس مجرماً, فقط لديه حظ سيء) |
Fu Wan sıradan bir suçlu değil. | Open Subtitles | "فو يان " ليس مجرماً عادياً |