Sabahları bana pek uygun değil çünkü genellikle spor salonunda oluyorum. | Open Subtitles | صباحاً ليس مناسباً لى , لانى كعادتى بتواجد فى الجيم . |
doğru değil, uygun değil, adil değil, münasip değil. | Open Subtitles | هذا ليس صحيحاً ، ليس عادلاً و ليس مناسباً |
İmparatoruna "sen" demek de hiç uygun değil. | Open Subtitles | ليس مناسباً أن تخاطب الامبراطور بـ أنت |
- O adam iyi değil. O bir jigolo. | Open Subtitles | العيب أن الشاب ليس مناسباً لها , لأنه راقص |
Bütün bu dünya sizin, arkadaşlarınızın... ve onların bütün faydalarına göre olabilir ama kesinlikle bana göre değil. | Open Subtitles | هذا العالم بالكامل قد يكون مناسباً لكما ولجميع أصدقاؤكما لكن بالتأكيد ليس مناسباً لي |
Ve bu da, senin durumundaki biri için uygun olmaz. | Open Subtitles | و هذا ليس مناسباً لشخص في وضعكِ |
Biliyorum, çevresel olarak doğru değil ama eski jipimi çok özlüyorum. | Open Subtitles | أعلم أن هذا ليس مناسباً للبيئة لكنني حقا أفتقد عربتي السابقة |
Hayır, uygun değil. Gerçekten uygunsuz. | Open Subtitles | لا،إنه ليس مناسباً هو حقاً غير مناسب |
Titanic'in aşk şarkısı. Güzel ama pek uygun değil. | Open Subtitles | مقطع حب من فيلم "تيتانيك"، جيّد، لكن ليس مناسباً حقاً. |
- "O müzisyen, tamirci. Mia'ya uygun değil." - Sen ne düşünüyordun? | Open Subtitles | "إنه موسيقي، ميكانيكي، إنه ليس مناسباً لـ ميا" - ما الذي اعتقدته أنتِ؟ |
Şu an benim için uygun değil. | Open Subtitles | ليس مناسباً لي في الوقت الراهن. |
O serbest kalmak için uygun değil. | Open Subtitles | إنه ليس مناسباً ليتم إطلاق سراحه. |
Hey, bu hiç uygun değil, memur bey. | Open Subtitles | مهلا، هذا ليس مناسباً أيها الضابط |
Bunu söylemek istemiyorum, ama işin aslı, o senin için yeter kadar iyi değil. | Open Subtitles | أكره قول ذلك، لكن الحقيقة أنه ليس مناسباً كفاية لكِ |
Buraya. Yok burası iyi değil. | Open Subtitles | هناك لا، هذا ليس مناسباً |
Durum pek iyi değil. | Open Subtitles | هذا الوضع ليس مناسباً. |
Bunca entrika sana göre değil. | Open Subtitles | هذا المخطّط الضخم ليس مناسباً لك، اتّفقنا؟ |
Doğruyu söylemek gerekirse kimseye göre değil. | Open Subtitles | إنه ليس مناسباً لكل شخص في الواقع لكي أصدقك القول |
Ve bu da, senin durumundaki biri için uygun olmaz. | Open Subtitles | و هذا ليس مناسباً لشخص في وضعكِ وضعي؟ |
Hayır, bu uygun olmaz. | Open Subtitles | لا، ليس مناسباً |
Sevdiğini biliyorum ama küçük bir kızın o saatlere kadar ayakta olması doğru değil. | Open Subtitles | أعلم أنك تحبين ذلك, لكنه ليس مناسباً لفتاة صغيرة أن تظل مستيقظة لوقت متأخر, كما تعلمين |