| Görünüşe göre Paskalya Tavşanının* endişelenmesine gerek yok. | Open Subtitles | حسناً ، يبدو مثل أرنب عيد الفصح ليس هناكَ ما يدعو للقلق |
| Yavaşlamıyor. Pıhtılaşma yok. | Open Subtitles | ليس هناكَ من تباطؤ، ولا علامةَ على التجلّط |
| Bunun affedilecek tarafı yok efendim. Ona güvenmemi istedi, ben de öyle yaptım. | Open Subtitles | ليس هناكَ أعذار لما فعلته ، يا سيدتي طلب منّي أن أثق به ، وهذا ما فعلته |
| Hakkında hiçbir bilgi yok. Sosyal güvenlik numarası falan yok. | Open Subtitles | ليس هناكَ شيءٌ عنها ليس لديها رقم ضمان إجتماعي |
| Artık bir anlamı yok. Dava açamıyoruz. | Open Subtitles | ليس هناكَ أي دلائل، لا يُمكننا فتح أي قضيه |
| Bunun Eyalet Savcılığı yarışıyla da bir ilgisi yok. | Open Subtitles | و ليس هناكَ شئٌ لنفعله في الترشح لسباق النيابة العامة |
| Sağ olun efendim ama o geceyi hatırlatmanıza gerek yok çünkü hafızamda hâlâ çok canlı. | Open Subtitles | شكرًا لكَ سيدي ليس هناكَ حاجة لتذكيري بتلكَ الليلة مازالت ماثلة في ذهني |
| Sabit kablolu sistem ve gerekli şifre olmadan iptal etmenin bir yolu yok. | Open Subtitles | و ليس هناكَ طريقة لإلغائها بدون الكود المناسب |
| Şu an itibariyle, iyi olmayacağına dair en ufak bir şüphe duymanı gerektirecek bir durum yok. | Open Subtitles | والآن ليس هناكَ من سببٍ يدعو للاعتقاد... أنّه لن يكونَ... بخير |
| Valla onun için pek yapabileceğim bir şey yok. | Open Subtitles | حسناً، ليس هناكَ الكثير مما يمكنني فعله |
| Senin bir eşin daha yok. | Open Subtitles | ليس هناكَ من يستطيع أن يقف أمامكَ |
| Laneti bozmanın başka yolu yok. | Open Subtitles | ليس هناكَ طريقة اخرى لكسر هذه اللعنة |
| Sanmıyorum. Orada bir şey yok. | Open Subtitles | لا أعتقد ذلك ؛ ليس هناكَ أي شيء |
| Sorun şu ki iyi olan hiçbir seçeneğimiz yok. | Open Subtitles | المشكلة هي ، أنه ليس هناكَ خيار جيد |
| Bundan kurtulmanın . hiç bir yolu yok. | Open Subtitles | رباه ، كلا ... ليس هناكَ وسيلةٌ لكِ لتهربي من هذا |
| Hataya yer yok. | Open Subtitles | ليس هناكَ أيُ مجال للأخطاء |
| Bu testi yapmamıza gerek yok. | Open Subtitles | ليس هناكَ من داعٍ لهذا الفحص |
| Tanrı yok. | Open Subtitles | ليس هناكَ من إله |
| Yapabileceğin bir şey yok. | Open Subtitles | ليس هناكَ ما يمكنكِ فعله |
| Çıkış yok. | Open Subtitles | ليس هناكَ طريقةٌ للخروج |