Kısacası, üzgünüm, John. Yapabileceğim hiçbir şey yok. | Open Subtitles | باختصار جون, أنا آسفة ليس هناك ما يمكن أن أفعلة |
Yapılabilecek hiçbir şey yok. | Open Subtitles | ليس هناك ما يمكن فعله |
-Yapacak hiçbir şey yok. | Open Subtitles | ليس هناك ما يمكن فعله |
Yapabileceğim bir şey yok. Kaptan gitmemiz gerektiğini söylüyor. | Open Subtitles | ليس هناك ما يمكن أن أفغله عندما يقول الفائد أن علينا أن نذهب |
Şu anda komada. Yapabileceğim bir şey yok. | Open Subtitles | إنها في العناية المركزة ليس هناك ما يمكن أن افعله |
"Robert, gerçekten söylenecek hiçbir şey yok." | Open Subtitles | "روبرت)، ليس هناك ما يمكن أن يقال)" |
İmzan var. Yapılacak bir şey yok. | Open Subtitles | لقد وقعت السطر المنقط ليس هناك ما يمكن فعله |
Yapılacak bir şey yok. | Open Subtitles | ليس هناك ما يمكن فعله لقد أخطأت |
- Yapılacak bir şey yok mu? | Open Subtitles | - ليس هناك ما يمكن فعله، صحيح؟ |