İnsanları ortaya çıkmaya teşvik etmek için epeyce bir finansman sağladı. | Open Subtitles | لقد وضع أموالًا كثيرة ليشجع الناس لكي يأتوا |
Diğer ödemelerse müşterisiyle daha fazla vakit geçirmesi ve sohbete teşvik etmek için yapılmış zorunlu ödemelerdi. | Open Subtitles | و الإضافيه هي خيار يدفعه العميل ليشجع الشاب لقضاء وقت أطول بالحديث معه |
İnsanları ortaya çıkmaya teşvik etmek için epeyce bir finansman sağladı. | Open Subtitles | لقد وضع أموالًا كثيرة ليشجع الناس لكي يأتوا |
İnsanları tedaviyi yaymaları için bizzat teşvik edip ellerini sıkmak isteyecektir. | Open Subtitles | سيذهب للمصافحة بنفسه ليشجع الناس على الخروج ونشر العلاج |