Olmaz. Herkesin geçmesi çok uzun sürer o zaman. | Open Subtitles | كلّا، الأمر يتطلب أكثر من ذلك ليعبر الجميع النهر. |
Tam güç çalıştığında portal, Teknodrom'un parça parça geçmesi için açık olacak. | Open Subtitles | حين نشغّله بالكامل، ستكون البوابة مفتوحة بما يكفي ليعبر اﻠ"تكنودروم" كل قطعة على حدة |
Varşova'da, gettoyu ikiye ayıran yolun üzerine Yahudilerin geçmesi için üst geçit yapılmıştı. | Open Subtitles | فى (وراسو)، كان ثمة طريق يقسم حى اليهود إلى أثنين فتم بناء جسر ليعبر به اليهود للجانب الأخر ولا يستعملوا الطريق |
"Sana daha önce de söylediğim gibi, devenin iğne deliğinden geçmesi zenginin Tanrı Egemenliği'ne girmesinden daha kolaydır." | Open Subtitles | "أقول لكم ثانية، من السهل لجمل ليعبر إلى عين إبرة ممّا هي عليه..." -من أجل دخول رجل غني مملكة السماء" ." |