Fakat ayrıca kilise kâtibi de kadını çok arzuluyor ve her gece şarkı söylemek için, evinin önüne gidiyor. | TED | ولكن كاتب الأبرشية يرغب في الزوجة أيضًا، ويأتي كل ليلة ليغني خارج منزلها. |
Yaşlı Hank'in, Güney Alabama'dan bütün o yolu geçip New York'a lanet bir sigara reklamında şarkı söylemek için gelmediği kesin. | Open Subtitles | لم يأت "هانك" من "جنوب ألاباما" إلى مدينة "نيويورك" ليغني في إعلان عن السجائر، هذا أكيد. |
Bazıları maviler içinde şarkı söylemek için doğar | Open Subtitles | البعض وُلِد ليغني البلوز |
Londra Köprüsünün altında Stevie Wonder'ı bana şarkı söylemesi için getirdi. | Open Subtitles | آخر أفضل معارض الجليد لقد أحضر "ستيفي واندر" ليغني من أجلي أسفل جسر لندن |
Bana şarkı söylemesi için kuş eğitmiş. | Open Subtitles | لقد درب طيراً ليغني لي |