Önce bombalama, sonra üç adam onu yakalamaya geliyor, ...ve o onları öldürüyor. | Open Subtitles | أول عملية كانت القنبلة ، ثم ثلاثة رجال جائوا ليقتلوه فقتلهم. |
Kendall ve Mueller onu denklemden çıkarmaya karar vermiş olmalılar. | Open Subtitles | كاندال ومولار كان عليهم ان يقرروا ليقتلوه ليوازنوا المعادله |
Eğer seni canlı istemiş olmasalardı onu öldürmüş olurlardı. Bu bir gerçek. | Open Subtitles | اذا لم يكونوا يريدوك حياً, كانوا ليقتلوه هذه حقيقة |
Yani Bart şuan Aspen'e doğru gidiyor, onu orada öldürmeyi deneyecekler. | Open Subtitles | إذن بارت الآن في طريقه لأسبن، حيث هم ذاهبون ليقتلوه |
Joey herhangi bir koku almadan, itler onu öldürebilecek ve seni yakalayabilecek kadar yanınıza yaklaşabildiler. | Open Subtitles | أن المُستذئبين اقتربوا منه ليقتلوه وأسرك بدون أن يشُم شيئا؟ |
onu öldürmek için çıkarları ve cinayet sebepleri olabilecek çok güçlü insanlar. | Open Subtitles | أناسٌ أقوياء للغاية معهم الدوافع والوسائل ليقتلوه. |
Onun kaybettiği aşkına olan tutkusunu bilenler onu yakalamak için, babasıyla abisinin mezarlarını talan ettikten sonra sevgilisinin mezarında pusu kurmuşlar. | Open Subtitles | وبمعرفتهم لحبه الضائع تآمروا ليقتلوه |
Balbir'imin suçu neydi ki Amerikalılar onu Müslüman sanıp Arizona'da öldürdüler? | Open Subtitles | ما ذنب بالبير ليقتلوه في أريزونا؟ |
Ve onlar onu öldürmeye geldiler. | Open Subtitles | ومن ثم أتوا ليقتلوه. |
- Hayır, onu infaz etmeye geldiler. | Open Subtitles | كلا، إنهم هنا ليقتلوه |