gerçek olamayacak kadar güzel görünüyordu. | Open Subtitles | لقد اعتقدت أن الأمر جيد جداً ليكون حقيقة |
Galiba gerçek olamayacak kadar güzeldi. | Open Subtitles | حسنأ ، اعتقد انه كان جميل جداً ليكون حقيقة |
gerçek olamayacak kadar güzeldi zaten. | Open Subtitles | عرفت أن الأمر كان مثاليا ليكون حقيقة |
Evlat bir şey gerçek olamayacak kadar iyi gözüküyorsa öyle değildir. | Open Subtitles | ... يا بُني حينما يبدو أمرٌ ما مثالياً جداً ليكون حقيقة فذلكَ لأنّه ليس حقيقي |
Bir şey gerçek olmak için fazla iyiyse, o şey yalandır. Yalan söylemiyorum. | Open Subtitles | عندما يكون هناك شيئٌ ما جيد جدًا ليكون حقيقة يكون في الواقع كذبة |
Neredeyse gerçek olamayacak kadar iyiydi. | Open Subtitles | لقد كان جيد كفاية ليكون حقيقة |
gerçek olamayacak kadar garip kalmaya devam ediyor. | Open Subtitles | بقي الأمر غريب ليكون حقيقة |
- Bu gerçek olamayacak kadar iyi. | Open Subtitles | - هذا من الخيال ليكون حقيقة - |
Neredeyse gerçek olmak için fazla basit görünüyor. | Open Subtitles | هذا يبدو بسيطاً كفاية ليكون حقيقة. |