Biz, ölüme gönderdiğin diğer mürettebatların kadar iyiyiz. | Open Subtitles | نحن أكفاء مثل ذلك الطاقم الذي أرسلته ليلقى حتفه |
Senden bir adamı ölüme terk etmeni istedim. | Open Subtitles | لقد طلبتُ منكَـ أن تدعَ ذلكـ الرجلَ ليلقى حتفه |
Küçük dostumun ölüme atlamasına izin vermek. | Open Subtitles | بترك صديقي الصغير يقوم بقفزه ليلقى حتفه |
Artık başka bir saldırı var ve kalabalık bir yolda kadın onu ölümüne itiyor. | Open Subtitles | والآن, واجهت هجوماً آخر فدفعته ليلقى حتفه على شارع مزدحم |
Kendi ölümüne gittiğini söyledi. | Open Subtitles | قال أنّه ذاهبٌ ليلقى حتفه |
George Sibley,John Alden'ı savaşta ölüme sürükledi. | Open Subtitles | جورج سيبلي" ارسل "جون ألدن" ليلقى حتفه في الحرب |
Kahpe Rose'un Leo'yu ölüme terk ettiği yer. | Open Subtitles | "حيث فيه تركت تلك المغرورة السافلة "روز ليو" ليلقى حتفه" |
Khaled, küçük kardeşim Amir'i 12 yaşındayken ölüme gönderdi. | Open Subtitles | "خالد" أرسل أخي الأصغر "أمير" ليلقى حتفه عندما كان في 12 من عمره |
Mimar Sean Boyden kendi tasarladığı evinin çatısından ölüme atladı. | Open Subtitles | "المعماري (شون بويدن) قفز ليلقى حتفه .منفوقسطح بنائه. منفوقتصميمهالسكني" |
...VE ONU ölüme SÜRÜKLEDİ. | Open Subtitles | . . و هوى ليلقى حتفه |
Conrad'ın ofiste yaptığı son şey telefon kayıtlarını almaktı Jack'i ölüme sürüklediğin o kayıtlarda yer alıyor. | Open Subtitles | لقد كان آخر ما قام به (كونراد) في مكتبه هو الاستيلاء على سجلات الهاتف الخلوي خاصتك والذي أثبت في الواقع أنكِ حاولت الدفع بـ(جاك) ليلقى حتفه |
Babam onu ölümüne gönderdi. | Open Subtitles | أبي أرسله ليلقى حتفه |