"ليوم كامل" - Traduction Arabe en Turc

• tüm gün
• bütün gün
• bir gündür
• gün boyunca
• tüm günlüğüne odaya

Saçma sapan şeyler... tüm gün onu buraya bırakmak zorundaymış.
لبعض الهراء، قالت انها تحتاج أن تبقيها لدي ليوم كامل

tüm gün bunları çektikten sonra yine de nişanlanacak mısın?
بعد قضائك ليوم كامل بهذا الشكل ما زلت تريد الإرتباط ؟

Ve ben, bir kontrol hastası olarak tüm gün ve gece için harika bir Abu Dabi eğlencesi planladım.
و كوني هاوية سلطة قمت بالتخطيط ليوم كامل وليلة لنتمتع في أبو ظبي

Şimdi daha iyi, bu yolculuk eskiden bütün gün sürerdi.
نحتاج ليوم كامل اذا ذهبنا مشيا على الاقدام الى كانتون

Doktora yakında parayı getireceğini söyledin sonra bütün gün görünmedin.
لقد أخبرت الطبيب أنك ستحضر المال قريباً وبعدها أختفيت ليوم كامل

Haberiniz yoktur diye söylüyorum, bugün günlerden pazartesi yani bir gündür ölüsün.
في حالة لم يعلمكم أحد اليوم هو الاثنين و الذي يعني أنك مت ليوم كامل

Hristiyan hikayesi, İsa yeniden diriltilmeden önce bir gün boyunca mezarda ölüydü.
القصة المسيحية كان يسوع المسيح ميتاً في قبر ليوم كامل لكنه انبعث من جديد

Neden tüm günlüğüne odaya ihtiyacın var ki?
لماذا تحتاجها ليوم كامل ؟

Tanrım, tüm gün şimdi aklımda bu şarkı kalacak
يا الله، فمن ستعمل البقاء في رأسي ليوم كامل الآن.

Surlardan çıkıp kafanı toplamak için tüm gün ortadan kayboluyorsun ve sadece "anladım" mı?
تتخطى الحوائط وتختفي ليوم كامل لتنقي أفكارك وأنت تتفهمين

Az kar ediyorum ama tüm gün Franklin County'de geziyorum.
يأتيني بعض المال الإضافي إذا أُستأجر ليوم كامل

- ...sağdıcın olurum ve tüm gün düğününe katılırım.
هنا حيث سأكون انا وزيرك سوف أكون في عرسك ليوم كامل

- Sana verdiğim parayla, bana tüm gün bakmalısın.
بما ادفعه لك يجب ان امتلكك ليوم كامل

Bonanza'nın bir bölümünde tüm gün bu şekilde ata binmem gerekmişti.
اضطررت أن أمتطي بهذه الطريقة ليوم كامل "في حلقة من مسلسل " بونانزا

Büyük şirketler, çalışanlarının bütün gün oturmalarını ve sıkıcı konuşmaları dinlemelerini ayarlar.
تجعل موظفيها يجلسون ليوم كامل مستمعين الى الخطابات المملة

Başkanlık Sarayı'nda çalışan insanlar bile başkanın bütün gün nerede olduğunu bilmiyorlar.
أشخاص من المفترض أنهم جزء من البيت الأزرق لم يعلموا حتى بمكان تواجد الرئيس ليوم كامل

Partiye gidecek olursam bütün gün beklemem gerekir.
سأضطر إلى الانتظار ليوم كامل للذهاب لحفلة

Japonca bildiği inancıyla yere yıkılana dek tüm bir gün boyunca Hiroşima'dan gelen bir turist grubunu takip edecekti.
بإعتقاده انه يعرف اليابانيون الذي كان يتبع المجموعه السياحيه من هيروشيما ليوم كامل قبل الإنهيار والتشخيص: