bana sıcak bir banyo yaptırıp hayallerimin erkeği olduğunu söylese bile pizza yok ona. | Open Subtitles | لن يحصل على شيء منها حتى لو جهز لي حماماً ساخناً وقال لي إنه رجل أحلامي |
Gemide bir sorun olduğunu söylediler bana. Sorun nedir? | Open Subtitles | قالوا لي إنه هناك مشكلة في المركبـه، ما الخـطب؟ |
Hey, çocuk, bana sattığın video, karmakarışık. | Open Subtitles | يا ولد , شريط الفيديو الذي بعته لي إنه غير واضح. |
bana kuzenin olduğunu söyleme. Kaşar ibneler bu yalanı söyler. | Open Subtitles | لا تقل لي إنه قريبك فهذا ما إعتاد أن يقوله من سبقوك |
Benim için ise Cadılar Bayramıydı. Cadılar Bayramı'nı biliyor musun? | Open Subtitles | بالنسبة لي إنه مثل عيد القديسين اتعلم هذا العيد ؟ |
Sana garip gelebilir ama Benim için çok gerekli. | Open Subtitles | ربما يبدوا عجيباً بالنسبة لك، لكن بالنسبة لي إنه شيء لايمكنني الإستغناء عنه. لقد تعودت عليه. |
bana benziyordu, Mysterion bana benziyordu. | Open Subtitles | بالنسبة لي إنه يشبه الـ'ميستريون' بالنسبة لي. |
Bizi buradan nasıl çıkaracaklarını bilmek istiyorum ve bir de bana şart koştu. İlkin Suriyeli tutsakla konuşmak istiyor. | Open Subtitles | أخبرته بأن يخرجنا من هنا فقال لي إنه سوف يفعل ذلك. |
bana, sanki uzak diyarlara gidiyormuşum hissi veriyor. | Open Subtitles | بالنسبة لي إنه أشبه برحلة إلى أرض بعيدة جدًا |
Arkadaşım bana orada garsonluk işi ayarlardı...harika bir yer. | Open Subtitles | صديقي لديه وظيفة نادلة لي هناك بالنسبة لي إنه مكان رائع |
- Evet, oyalanacak bir şeylere ihtiyacımız var. - bana bir sihir yapar mısın? - Benim için bu internet. | Open Subtitles | نعم، نحن نحتاج إلى التشتيت، بالنسبة لي إنه الإنترنت |
Tatlım onu sen bana bırak. | Open Subtitles | ,عزيزي أتركه لي. إنه يريد أكثر مما تعتقد |
bana eski günlerine geri döndü demiştinde... ..ben inanmak istememiştim. | Open Subtitles | ظننت أنك قلت لي إنه عاد لعاداته القديمة أجد صعوبة في تصديق ذلك |
Yani bana söylemeye çalıştığın şey, günün sonunda, kendini birlikte gördüğün kişi o mu? | Open Subtitles | أنت إذاً تحاولين أن تقولي لي إنه في نهاية المطاف ذلك هو الشخص الذي ترين نفسك معه؟ |
bana en yakın kasabaya gidip bir at çalacağını söyledi. | Open Subtitles | فقال لي إنه سيذهب للقرية المجاورة لسرقة حصان حرث. |
Bunlar bana özgürlükmüş gibi gelmiyor. Ölüm gibi geliyor. | Open Subtitles | هذا لا يبدو حرية بالنسبة لي إنه يشبه الموت |
Jeff'e öldüğünden beri kızgındım çünkü bana ayık olduğunu söylemişti ama ben yalan söyleyip aptallık ettiğini sandım ve o hâlde yola çıktığı için ondan nefret ettim ama yanılmışım. | Open Subtitles | لقد كنت غاضباً من جف منذ موته لأنه قال لي إنه لم يكن ثملاً و أنا ظننت أنه كذب و ارتكب فعلاً غبياً |
Ve dahası, bana yakında tedavinin bulunabileceğini söyledi. | Open Subtitles | والأكثر من ذلك، قال لي إنه قريباً قد يكون لديهم علاج. |
Pekala bayan, Benim için heyecanlanılacak bir şey bul. | Open Subtitles | حسنا، سيدتي، بالنسبة لي إنه يستحق التحمس بشأنه |
Sizin için, çok fazla değil fakat Benim için, bu olağanüstü bir tutar | Open Subtitles | بالنسبه لك, ليس مبلغاً كبيراً لكن بالنسبه لي إنه مبلغ غير عادي |