Seni zora soktuğum için kusura bakma dostum ama bana başka seçenek bırakmadın. | Open Subtitles | يؤسفني أن ألوي ذراعكَ ولكنّكَ لم تدع لي خيارًا آخر |
Bana asla güvenmeyeceğini artık görebiliyorum. Bu da bana başka seçenek bırakmıyor. | Open Subtitles | أعلم أنّه لن يثق فيّ، لذا فهو لا يترك لي خيارًا. |
Yapacağım şeyi yapmaktan ne kadar nefret de etsem bana başka seçenek bırakmadılar. | Open Subtitles | الآن، أنا أكره ما سأفعله لكنهم لم يتركوا لي خيارًا |
Sanırım bana başka seçenek bırakmıyorsun. | Open Subtitles | لم تترك لي خيارًا |
Bunu yapmak istememiştim ama bana başka bir seçenek bırakmadın. | Open Subtitles | لم أرغب في عمل هذا، لكنك لم تترك لي خيارًا. |
Bana idamını emretmekten başka bir seçenek bırakmıyorsun. | Open Subtitles | لا تترك لي خيارًا سوى إصدار أمر إعدامك. |
Hayır, bana başka seçenek bırakmadın. | Open Subtitles | لا. لم تترك لي خيارًا. |
Suçunu itiraf ettin. bana başka seçenek bırakmadın, Sefa. | Open Subtitles | لقد اعترفتِ بذنبكِ، ولم تتركي لي خيارًا يا (سيفا) |
Üzgünüm Rebekah. Ama bana başka seçenek bırakmadın. | Open Subtitles | آسفة يا (ريبيكا)، لكنّك لم تتركي لي خيارًا. |
bana başka seçenek bırakmadın. | Open Subtitles | لم تتركي لي خيارًا. |
Bana başka bir seçenek bırakmadın. | Open Subtitles | لم تتركي لي خيارًا. |
Kimseyi öldürmeme gibi bir seçenek sunmadılar bana. | Open Subtitles | لم يتركوا لي خيارًا. |