Belki bu da onlardan biridir. | Open Subtitles | حَسناً، لَرُبَّمَا هذا إختبارُ أكثرُ واحد. |
Sen, Belki bu hayatta ilk defa bir şeyler hissetmeye başlıyorsundur. | Open Subtitles | لَرُبَّمَا هذا الذي تَحتاجُية للمرة الأولى في حياتك ابتديتي تحسي |
Belki bu senin hakkında değildir de, senin genişleme şeyine yaptığın bir şeyle ilgilidir? | Open Subtitles | أَو لَرُبَّمَا هذا لَيسَ عنك، وهو لَهُ شيءُ ليَعمَلُ بهذا شيءِ التوسّعِ؟ |
Belki bu senin dönüş biletindir. | Open Subtitles | الآن، يَستمعُ، لَرُبَّمَا هذا طريقُكَ في. |
Belki bu basit bir transfer vakasıdır. | Open Subtitles | لَرُبَّمَا هذا ببساطة a حالة oftransference. |
Belki bu hafızanı yerine getirir. | Open Subtitles | لَرُبَّمَا هذا سَيُنعشُ ذاكرتكَ. |
Belki bu çılgınlığın adı aşktır. | Open Subtitles | لَرُبَّمَا هذا الجنونِ يُدْعَى حبَّ |
Hayır, Belki bu konuşan viskidir ya da büyük ihtimalle biradır ya da sabah çantamda bulduğum ılık şaraptır. | Open Subtitles | النظرة. لَرُبَّمَا هذا الإسكتلنديونُ الكلام، أَو من المحتمل البيرة، أَو تلك مبردةِ النبيذِ وَجدتُ في تُكيّسُ ألعابي الرياضيةُ هذا الصباحِ، |
Belki bu George Washington süreci hızlandırır. | Open Subtitles | أوه، أوه! لَرُبَّمَا هذا جورج واشنطن سَيَجْعلُه يَجيءُ أسرعَ هنا. |
Belki bu yardımcı olabilir. | Open Subtitles | لَرُبَّمَا هذا سَيُساعدُ. |
Belki bu yardımcı olur. | Open Subtitles | Uh، لَرُبَّمَا هذا سَيُساعدُ. |