Sen hiç de, düşündüğüm kadar tatsız biri değilsin Logan. | Open Subtitles | أتَعْرفُين، أنتِ تقريباً لَسْتِ مسرورة ليس كما إعتقدتُكِ ، لوجان. |
Peki, anlatmak zorunda değilsin. | Open Subtitles | حَسَناً، أنتِ لَسْتِ بِحاجةٍ لقَول أيّ شئِ. |
İkimiz de biliyoruz ki, Jonah'la nişanlandığından beri eski sen değilsin. | Open Subtitles | انظرِ، كلانا نَعْرفُ بأنّك لَسْتِ نفس الشخص الذي كنتِه عندما خُطبتِ لجوناه |
Birlikte büyüdüğüm kişi Zoe Graystone'du ve o sen değilsin, tamam mı? | Open Subtitles | كَبرتُ مَع زوي غرايستون وأنت لَسْتِ هي |
Belki de sende seksi değilsin. | Open Subtitles | حَسناً، لَرُبَّمَا أنتِ لَسْتِ مُثيرة. |
Hayır, değilsin. | Open Subtitles | لا، أنتِ لَسْتِ بخير |
Sen artık dedektif değilsin. | Open Subtitles | أنتِ لَسْتِ محقّقة بعد الآن |
Onlar suçlu. - Ben de öyleyim. - Hayır değilsin. | Open Subtitles | كذلك أنا - لا، أنت لَسْتِ - |
Ama kesinlikle Neeva değilsin. | Open Subtitles | لَكنَّكِ بالتأكيد لَسْتِ (نيفا) ِ |
Yalnız değilsin. | Open Subtitles | لَسْتِ وحدكِ |