Ve Maysoon'un Çocukları'nı kurdum, Filistinli göçmen çocuklara benim ailemin bana verdiği şansın birazcığını verebilmeyi amaçlayan bir hayır kurumu. | TED | أسست مؤسسة ميسون للأطفال، وهي مؤسسة خيرية تأمل أن تعطي الأطفال من اللاجئين الفلسطينيين شيئا بسيطا مما قدمه والديَّ لي. |
Burada 25 yıllık bir dövüş sanatları Enstitüsü var. | Open Subtitles | توجد هنا مؤسسة لتعليم الفنون القتالية عمرها 25 عاما |
Bir vakıf ya da şirket adına, alırlar, belki de. | Open Subtitles | فيقومون بالبيع عن طريق شركة أو مؤسسة او ما شابه |
Son dakikada, Luthor şirketi daha iyi bir teklif yaptı. Nasıl oldu sence? | Open Subtitles | وفي آخر لحظة قامت مؤسسة لوثر كورب بعرض عطاء أقل مني لتحسبها أنت |
Bu çalışmamızı Sloan Vakfı'ndan aldığımız ödenek sayesinde havada da yapmaktayız. | TED | قمنا بتوسيع هذا إلى الهواء الآن مع منحة من مؤسسة سلوان. |
Burası bir biyogenetik deney tesisi değil mi? | Open Subtitles | هذه مؤسسة للتوليد الذاتي، أليست كذلك؟ إعترفي |
Çünkü evlilik kurumu tavsiye alınmadan oluşan bir müessese değildir.. | Open Subtitles | نظراً لأن مؤسسة الزواج ليس لإدخالها في أونادفيسيدلي أو طفيفة، |
Diğer partnerimiz ise East Meets West (Doğuyla Batının Buluşması). Bu, teknolojiyi o çevredeki fakir hastanelere dağıtan bir Amerikan kurumu. | TED | شريكنا الآخر ايست ميتس ويست. هذه مؤسسة أمريكية توزع التقنية للمستشفيات الفقيرة حول تلك المنطقة. |
İşte bu yüzden Bertelsmann kurumu'nda sektöre bir alternatif düşünerek bir sürü vakit ve gayret sarfettik. | TED | و هذا هو السبب في أننا في مؤسسة برتلسمان قد استثمرنا الكثير من الوقت والجهد للتفكير في بديل لهذا القطاع. |
Majesteleri, Torchwood Enstitüsü'nü çok acil bir planla Britanya'nın büyük kalması ve uzaylı akınlarıyla savaşmak için yarattı. | Open Subtitles | جلالة الملكة أنشأت مؤسسة تورشوود بنية الحفاظ على عظمة الامبراطورية وقتال الكائنات الفضائية |
Büyük müşterilerinden biri de McNeally Kanser Enstitüsü. | Open Subtitles | بعض أكبر عملائه مؤسسة مكنيلي لمكافحة السرطان |
Neyse, sonra işime koyuldum. Paragon Uzay Gelişim şirketi, Biyosferde yaşarken, insanlarla birlikte kurduğumuz küçük bir şirket, çünkü içeride yapacak başka bir işimiz yoktu. | TED | فتوجهت نحو مشروعي. مؤسسة باراغون سبايس ديفالبمنت ، مؤسسة صغيرة أنشأتها مع الآخرين عندما كنت في بيوسفار ، لأنني لم يكن لدي شيء آخر أعمله. |
Sunucu: 1939'da, Amerikan Radyo şirketi, televizyonu tanıttı. | TED | وفي عام 1939 ، مؤسسة الإذاعة الأميركية أعلنت عن ظهور التلفزيون. |
Sarsıntı Vakfı ile görüşerek bunu resmileştirmeye karar verdim; böylece sadece beyin isteyen bir adam olmayacaktım. | TED | ولذا بدأت مؤسسة معالجة ارتجاج المخ. مما جعل عملنا في إطار رسمي. لذا لم أكن مجرد شخص يتصل للحصول على الأدمغة. |
Hepimiz bir vakıf ya da dernek kurmak kitap yazmak veya belgesel çekmek zorunda değiliz. | TED | ليس جميعنا مضطر لإنشاء مؤسسة أو منظمة أو تأليف كتاب أو صناعة فيلم وثائقي |
Bu üs, güya, gezegenin en güvenli tesisi olacaktı. | Open Subtitles | من المفترض أن تكون هذه هي أكثر مؤسسة آمنة على سطح الكوكب |
Biiyorsun ki, MOCA rekabet etmesi zor, büyük bir kuruluş. | Open Subtitles | حسناً، متحف الفن المعاصر مؤسسة كبيرة، من الصعب التنافس معها |
İki sene önce çok büyük bir sinir krizi geçirdi. Özel bir tesis'te şu an. | Open Subtitles | لقد حصل له أنهيار كامل منذ سنتين انه في مؤسسة خاصة |
Senin ihtiyaçlarına daha iyi karşılık verebilecek bir tesise götüreceğiz. | Open Subtitles | سنأخذك الى مؤسسة مزودة بما يناسب إحتياجاتك |
Oak kuruluşu ve National Geopraphic... Bunun büyük finanse edicileri de oldu. | TED | مؤسسة أوك الخيرية و ناشيونال جيوجرافيك كانتا من أكبر الممولين لهذا العمل. |
Öncelikle, bir kurum yarattığınız zaman, karşınıza bir yönetim problemi çıkar. | TED | أولاً، عندما تنشئ مؤسسة ، ستتحمل مشكلة الإدارة ، صحيح ؟ |
kurucu ailelerden biri olarak sizlere bu kötü haberleri vermeyi bir görev biliyorum. - O bir Gilbert mı? | Open Subtitles | كفرد من عائلة مؤسسة ، أجد أنّ من واجبي أبلاغكم بهذهِ الأخبار المؤسفة. |
Anlaşma yoluna gitmeyecekseniz, Los Angeles'e geri dönüp, ...onu bir enstitüye yerleştiriyorum ve onun için velayet kavgasına başlıyoruz. | Open Subtitles | وإذا لم تعقد معي صفقة سأسافر معه إلى لوس أنجلس وسأضعه في مؤسسة هناك ويمكننا أن نتقاتل على من له الحق في وصايته |
Ve böylece, Anuj, yardım kuruluşuyla edinilen kamu yararı adına sıtmayla savaşmak için gereken. Girişimcilik riskini almış oldu. | TED | ولذا، أخذت أنوج مخاطر الأعمال هنا في أفريقيا لإنتاج سلع عامة كانت تم شراؤها بواسطة مؤسسة مساعدات للعمل في الملاريا. |