Tabii ki, yüz yıl önce lise hareketiyle Amerika'nın yaptığı gibi, kendimize ve çocuklarımıza yatırım yapmayı karşılayabiliriz. | TED | بالطبع يمكننا الاستثمار في أنفسنا وأطفالنا كما فعلت أمريكا قبل مائة عام مع حركة المدرسة الثانوية. |
Neden bir hücre bir gün sonra ölürken insan yüz yıl sonra ölüyor? | TED | لماذا تموت الخلية بعد يوم ويموت الإنسان بعد مائة عام فقط؟ |
Sonra... neredeyse bir asır savaştıktan sonra bu şekle büründü. | Open Subtitles | ثم... هذا وضعها بعد مائة عام من المعارك مع الريث |
Yüzlerce yıl sonra da öyle olmaya devam edecekler. | Open Subtitles | الشرطيون، لن يقتنعوا الآن ولا بعد مائة عام |
Her yüzyılda bir, kehanet edilen bir çocuğun kanını alarak sizi ölümsüz yapan bir ilaç yaratabilirsiniz. | Open Subtitles | تحكي النبوءة بأنه مرة كل مائة عام يولد طفل وبأخذ دم ذلك الطفل فأنك تستطيع صنع دواء يجعلك خالداً |
Bugün, yarın bir sene sonra ya da yüz sene sonra. | Open Subtitles | غداً... بعد عام، أو مائة عام من الآن ما المهم في ذلك ؟ |
yüz yıldır kendimi hiç bu kadar iyi hissetmemiştim. | Open Subtitles | لقد جعلتيني أشعر بما لم أشعر به منذ مائة عام |
Yeni bir güneş çevresindeki yepyeni bir dünya için en iyi ve zeki Mormonlarınızı yüz yıllık bir yolculuğa göndermek üzeresiniz. | Open Subtitles | أنتم على وشك إرسال أفضل مواطنيكم في رحلة تستغرق مائة عام لعالم جديد بجوار شمس جديدة |
Son yüzyıl içinde bu ülkenin seviyesi gerçekten de düştü. | Open Subtitles | يافتى, لا بدّ أن هذهِ البلدة أبكمتّ بآخر مائة عام. |
yüz yıl içinde yüz öğrenci fakat.. | Open Subtitles | في مائة عام مائة طالب ولكن عندما حان الوقت |
- yüz yıl önce sesimizi okyanus ötesine gönderme fikri saçmalık olarak görülüyordu. | Open Subtitles | ، قبل مائة عام كانت فكرة إرسال الصوت البشرى . عبر المحيط ضرباً من الجنون |
Doktor, ...yüz yıl önce, yeniden diriltmenin tahmin edilemediği zamanlarda... elbette, belki. | Open Subtitles | دكتور, منذ مائة عام عندما كان الإنعاش أكثر غموضا, ربما |
Bir asır önce böyle mayoları olduğunu hiç sanmıyorum. | Open Subtitles | لا أعتقد أنّهم كانوا يصنعون ألبسة سباحة مثل هذه منذ مائة عام |
Buna inanmıyorum. Görüşmeyeli bir asır oldu. | Open Subtitles | لا أصدّق هذا، كما لو مضت مائة عام. |
Yüzlerce yıl önce, atalarımdan biri Hristiyan bir keşişmiş. | Open Subtitles | قبل مائة عام كان هُناك راهب مسيحى |
Yüzlerce yıl önce burada olanlarla ilgili gerçeği. | Open Subtitles | حقيقة ما يحدث هنا منذ مائة عام |
yüz yıl önce çadırlarda yaşayıp, birbirinin kafasını uçuran insanlardınız gelecek yüzyılda da bu durumda olacaksınız. | Open Subtitles | يظن إنكم منذ مائة عام كنتم تعيشون بخيام وتقتلون بعضكم وهذا بالضبط سيكون حالكم بعد مائة عام أخرين ... |
yüz yıldır Noel kutlamıyoruz. | Open Subtitles | لم نحتفل بعيد الميلاد منذ مائة عام |
Zeki insanların yüz yıllık rüyalarını elimizde tutuyoruz. | Open Subtitles | ... فبيدنا الآن مائة عام من أحلام الرجل العبقري |
Bu hikayenin fevkalade bir mirası ve yüzyıl sonra gerçekleşecek olan gerçek Ay yolculuklarına kayda değer benzerlikleri vardır. | TED | إنها قصة ذاتُ ميراثٍ وتماثلٌ رائعين مع الرحلات الحقيقية للقمر التي من شأنها أن تحدث بعد أكثر من مائة عام. |
Yüz yılı aşkın bir zamandır "Kurukafa ve Kemikler" Cemiyeti'nin üyeleri içerisinde, bir başkan Başkan yardımcıları, Yüksek Mahkeme yargıçları, kongre üyeleri ve senatörler, bilim ve sanayi önderleri bulundu. | Open Subtitles | لأكثر من مائة عام أعضاء الجماجم والعظام كان من بينهم رؤساء نائبى رؤساء |
Çünkü modern otomobil yüzlerce, binlerce hatta onbinlerce insanın Yüzyılı aşkın çalışmasının bir ürünüdür. | TED | و لكن ﻷن السيارات الحديثة هي منتج أكثر من مائة عام من العمل لعشرات و مئات اﻷلاف من الناس |