Hava burada ılık ve arada sağanak oluyor fakat endişelenecek bir şey yok. | Open Subtitles | الطقس هنا لطيف مع أمطار متقطعة وليس هناك مايدعو للقلق |
Endişelenecek bir şey yok. | Open Subtitles | أبوك يود هالكلبة : لايوجد مايدعو إلى القلق |
Çağrı cihazları, elektronik ne varsa. Teşekkürler. Sadece tedbir amaçlı, endişelenecek bir şey yok. | Open Subtitles | جهاز الإستدعاء، أي شيء إلكتروني مجرد إجراء وقائي، ليس هناك مايدعو للقلق. |
Hadi. Görecek bir şey yok. | Open Subtitles | أنصرف ,ليس هناك مايدعو للمشاهدة |
- Carmen, dinle... sana bir şey olmasına izin vermeyeceğim. | Open Subtitles | "كارمن" ليس هنالك مايدعو للخوف أو القلق، أنا لن أجعل مكروها ً يصيبكي. |
Endişelenecek bir şey yok. | Open Subtitles | ليس هناك مايدعو الى القلق لاتخافي. |
Endişelenecek bir şey yok değil mi? | Open Subtitles | ليس هنالك مايدعو للقلق، أليس كذلك ؟ |
korkacak hiçbir şey yok. | Open Subtitles | ليس هناك مايدعو للخوف |
korkacak hiçbir şey yok. | Open Subtitles | ليس هناك مايدعو للخوف |
hiçbir şey. korkacak hiçbir şey yok. | Open Subtitles | ليس هناك مايدعو للخوف |
Burada bir şey olduğu yok. | Open Subtitles | ليس هناك مايدعو لبقائنا |
Lütfen, endişelenecek bir şey yok. | Open Subtitles | من فضلك، لايوجد مايدعو للقلق |
Yani, endişelenmemiz gereken bir şey var mı? | Open Subtitles | هل هناك مايدعو للقلق ؟ |
Komik bir şey mi var? | Open Subtitles | -أهناك مايدعو للضحك؟ |