Seni buraya çağırdım çünkü ifade vermeye hazır olup olmadığını bilmek istiyorum. | Open Subtitles | لقد دعوتِك إلى هنا كي أعرف ما إذا كنتِ مستعدةً للإدلاء بشهادتِك |
Dışarı çıkıp da sana kimlik sorulup bana sorulmadığındaki gibi ya da üniversite çocuklarının sana, Siyaset Bölümü'nden mi olduğunu benim de çantamda şeker olup olmadığını sorduklarındaki gibi. | Open Subtitles | مثل عندما نخرج ويسألونك بطاقتك ليتأكدوا من عمرك وأنا لا أو عندما يسألونك طلاب الجامعة ما إذا كنتِ في صف علم السياسة |
Öğretmenlik yapabileceğim bir hastane olup olmadığını merak ediyorum. | Open Subtitles | أتسائل ما إذا كنتِ في أىّ من المستشفيات التي أُدرس بها |
Rahatsız ettiğim için özür dilerim ama bugünkü gazeteleri görüp görmediğinizi merak etmiştim! | Open Subtitles | آسف على الإزعاج ولكنكنتأتسائل... ما إذا كنتِ قرأتِ أيِ من صحف اليوم؟ |
Rahatsız ettiğim için özür dilerim ama bugünkü gazeteleri görüp görmediğinizi merak etmiştim! | Open Subtitles | آسف على الإزعاج ولكن كنت أتسائل... ما إذا كنتِ قرأتِ أيِ من صحف اليوم؟ |
Nerede olduğunu bilmiyordum. Güvende olup olmadığını bilmiyordum. | Open Subtitles | لم أعرف أين أنتِ لم أعرف ما إذا كنتِ بأمان |
Biliyor musun, zeki veya yaramaz olup olmadığını anlayamıyorum. | Open Subtitles | أتعرفين، لا يمكنني أن أعرف ما إذا كنتِ ذكية أم شقية. |