Bilmeni istiyorum. Şu an Yaptığın şey bence, kesinlikle gerekli. | Open Subtitles | فقط اود أن تدرك أن ما تفعله هو ضروري جداً |
Tek Yaptığın her şeye çocuk kilidi takıp, ebeveynlik kitapları okumak. | Open Subtitles | كل ما تفعله هو وضع أقفال الأطفال و قراءة كُتب الأبوّة. |
Yaptığın tek şey güncel bir konuyu alıp eski Katolik esprilerine gömmek. | Open Subtitles | كلّ ما تفعله هو أنّك تأخذ أمراً موضوعي وتستبدله بالنكت الكاثولوجية القديمة |
Kızımı okuması için Tokyo'ya gönderdim, ama tek yaptığı şey parti. | Open Subtitles | ارسلت ابنتي إلى طوكيو للكلية وكل ما تفعله هو عمل الحفلات |
Bu kadar parası var, ama yaptığı tek şey yazmak. | Open Subtitles | لديها كلّ هذا المال، لكن كلّ ما تفعله هو الكتابة |
yaptığı şey interneti kullanarak sınırsız bir pazar oluşturmak ve A kişisinin sahip oldukları ile C kişisinin istediklerini, bunlar ne olursa olsun eşleştirmektir. | TED | ما تفعله هو استخدام الانترنت لإنشاء سوق لانهائي ليطابق ما يملكه الشخص أ مع مايريده الشخص ب، اي ما يكون ذلك. |
Tek Yaptığın oturup evraklar arasında boğulmak. | Open Subtitles | كل ما تفعله هو الجلوس هنا تكدح على الورق |
Her zaman beni sevdiğin hakkında konuşuyorsun. Son beş yıldır tek Yaptığın konuşmak. | Open Subtitles | كل ما تفعله هو الحديث عن حبى هذا هو كل ما نلته فى الخمس سنوات الأخيرة |
Bak dostum, zamanın nasıl söylendiğini biliyoruz, ama tek Yaptığın "49 dakika" demek olacaksa, bir yere varamayız. | Open Subtitles | أسمع يا زميل, نحن نعرف كيف نحسب الوقت كما تعرف أنت لكنا ان نصل الى أي إتفاق إذا كان كل ما تفعله هو تكرار لديك 49 دقيقة |
Sana kol kanat gerdim, elimden gelenin en iyisini yaptım, seninse tek Yaptığın sızlanmak! | Open Subtitles | رعيتك وفعلت ما بوسعي وكل ما تفعله هو النحيب والتذمر |
Tek Yaptığın başkalarına zaman vermek. | Open Subtitles | كل ما تفعله.. هو إسالة دموع الآخرين إلى الأسفل |
Tek Yaptığın sızlanmak! | Open Subtitles | كل ما تفعله هو التذمر، أنا من عليه أن يعيش مع ما فعلت |
Bütün Yaptığın inlemek! Yaptıklarınla yaşamak zorunda olan benim. | Open Subtitles | كل ما تفعله هو التذمر، أنا من عليه أن يعيش مع ما فعلت |
Şimdi yaptığı tek şey bu pencereden dışarı bakmak. | Open Subtitles | الآن كُلّ ما تفعله هو أن تحدق خارج تلك النافذةِ |
-Sence onun yaptığı her şey harika. | Open Subtitles | كنت تعتقد أن كل ما تفعله هو عظيم. ليس كل شيء. |
Sanki tek yaptığı okumak, çalışmak ve yazmakmış. | Open Subtitles | كل ما تفعله هو القراءة والدراسة والكتابة |
Tüm yaptığı liste hazırlamak ve insanlara bağırmak. | Open Subtitles | جُلّ ما تفعله هو إعداد قوائم و الصراخ على الناس |
Tek yaptığı bize onu hatırlatmak. | Open Subtitles | لأنها كل ما تفعله هو تذكيرنا به، كما تعلم |
Bütün yaptığı yalan söylemek ve dalavere çevirmek ve bütün yıl seni incitmekten başka bir şey yapmadı. | Open Subtitles | فكل ما تفعله هو الكذب والمؤامرات وكلما فعلته هو جرحك طوال السنة |
Partnerinin yaptığı her hareketi övmesi çok hoş değil. | Open Subtitles | عندما شريكتي تواصل أخباري بأن كل ما تفعله هو حركة خاصّة بها. |