Dahası, Amerikalılar siber savaş kapasitesi oluşturmak için gelecek beş yılda 30 milyardan fazla para harcamaya karar verdiler. | TED | وعلاوة على ذلك، قرر الأميركيون انفاق ما يزيد على 30 مليار دولار في السنوات الخمس المقبلة لبناء قدراتها الإلكترونية. |
Diğer dokuz bankayı, tereyağından kıl çeker gibi hallettik. 200 milyonundan biraz fazla. | Open Subtitles | التسعة الآخرين تمّ سقوطهم دون وقوع حوادث. ما يزيد قليلاً عن مئتي مليون |
Koloni en çok olduğu zamanda yarım milyondan fazla penguenle dolacak. | Open Subtitles | في أوجها، ستنمو المستمعرة إلى ما يزيد عن نصف مليون بطريق، |
30 yılı aşkın süre, tüm kariyerimi cezalandırma üzerinde geçirdim. | TED | أمضيت كل حياتي المهنية في التقويم، ما يزيد عن 30 سنة |
267 sahanın yağmalanma ve yıkımına ilişkin kanıt bulduk ve haritada 200.000'i aşkın alanda gösterdik. | TED | وجدنا آثار نهب وتدمير ل267 موقع، وعيّنا ما يزيد على 200,000 حفرة سرقة. |
Her defasında rotasyonda Yaklaşık iki düzine kadavramız olur. | Open Subtitles | لدينا ما يزيد عن أربعة وعشرين جثث يتم دراستها بتناوب خلال فترة زمنية معينة. |
Şimdilerde insan genomunda, Yaklaşık olarak, sadece 20 bin gen olduğu düşünülüyor. | TED | ونعتقد الآن أن من المحتمل أن تكون هناك ما يزيد قليلا عن 20 ألف. من الجينات في الجينوم البشري. |
Verilerimiz gösteriyor ki, cinsiyet çeşitliliğinin yenilikçi olmada etkisi olması için, liderligin %20'den fazlasının kadın olması gerekiyor. | TED | تظهرُ بياناتنا بأن لدى التنوع في نوع الجنس تأثير على الابتكار، فتحتاجون ليكون لديكم ما يزيد عن 20% من االنساء في الإدارة. |
İlk belirtilerden ölüme giden tüm süreç bir haftadan biraz fazla sürdü. | Open Subtitles | من الاعراض الاولى حتى الموت، يأخذ الامر ما يزيد قليلاً عن اسبوع |
Çin tek başına 1.3 milyon daha fazla araç üretti. | Open Subtitles | الصين بمفردها أنتجت ما يزيد عن ذلك بـ 1.3 مليون |
Şimdiye binden fazla asker karaya ayak basıp işgale girişmiştir. | Open Subtitles | الآن، ما يزيد عن ألف جندي قاموا بالهبوط وبدأوا الغزو |
Ve kitap boyunca bir saatten fazla belgesel içeriği ve interaktif animasyonlar var. | TED | وعلى طول الكتاب، هناك ما يزيد عن ساعة من اللقطات الوثائقية والرسوم المتحركة التفاعلية. |
Ama sonra yine bir sorunumuz oldu çünkü 100den fazla proje vardı elimizde. | TED | لكن حينها واجهتنا مشكلة لأن لدينا ما يزيد على 100 مشروع. |
Vaşington D.C.'de 180'den fazla konsolosluk var. | TED | هناك ما يزيد على 180 سفارة في واشنطن العاصمة. |
Pakistan, Kazakistan ve Kırgızistan'daki 100'ü aşkın köy için planlar var. | TED | توجد خطط لبناء ما يزيد عن ال100 في قرى في باكستان، كازاخستان، وقيرغيزستان. |
Çin'de on milyonu aşkın göçmen işçi işsiz kaldı. | Open Subtitles | ما يزيد عن 10 ملايين من العمال المغتربين فى الصين فقدوا وظائفهم |
800 kiloya varan ağırlıklarıyla iri Afrika mandaları bin başı aşkın süper sürüler oluştururlar. | Open Subtitles | بوزنٍ قد يصل 800 كيلو غرام تشكّل الجواميس الأفريقية الضخمة قطعان هائلة يكوّنها ما يزيد على 1000 جاموس |
En azından bir düzine daha adamımız olması gerekiyor. | Open Subtitles | ينبغي أنّ يكون لدينا على الأقل ما يزيد على عشرات الرجال |
Dört düzine insan almış olmalılar. | Open Subtitles | لابد أنهم جمعوا ما يزيد على 40 شخصاً |
Yaklaşık bir yıl kadar önce aramayı bıraktı. | Open Subtitles | لقد توقفتْ عن الاتصال منذ ما يزيد عن سنة |
Açık deniz şu anda Yaklaşık 20 mil uzakta. | Open Subtitles | تبعد المياه المفتوحة عنهم ما يزيد عن 20 ميلا |
Sadece, liderliklerinin %20'den fazlasının kadın olduğu gruplarda yenilik gelirinin, ortalamanın üzerine çıktığını görüyoruz. | TED | فقط في المجموعة حيثُ تشكل النساء فيها ما يزيد عن 20% من الإدارة، عندها فقط، يمكنكم ملاحظة قفزة واضحة في عائدات الابتكار أعلى من المستويات المتوسطة المعهودة. |