Winn, sen bilişimde çalışıyorsun. Senin tüm hayatın algoritma üzerine kurulu değil mi? | Open Subtitles | وين , انت خاص بالتكنولوجيا و التقنيات أليست حياتك كلها مبنية على ألريثم؟ |
Bir lagunun üzerine kurulu ve burada üzerinde alışveriş yapılan dükkanlar olan caddeler yok, çünkü dükkan size geliyor. | TED | إنها مبنية على البحيرة، وليس هناك أية شوارع حيث يمكن أن يكون هناك متاجر للتسوق وبالتالي فإن المتجر يأتي إليك |
Birleştirme ve ayırma üzerine kurulu olan olay örgüsünde, farklı dünyalardan karakterler bir araya getirilip ayrılıyorlar. | TED | والحبكة مبنية على أنماط من التصادم والانفصال، حيث تتلاقى وتتفرق شخصيات من عوالم مختلفة. |
Bana her zaman, özgürlük üzerine kurulmuş bir ülkede yaşadığım söylendi. | Open Subtitles | كان يقال لي دائماً أننا نعيش في بلاد مبنية على الحرية |
Genellikle herhangi bir bilimsel çerçeveye dayalı değildir. | TED | لا تميل الى ان تكون مبنية على اي اسس علمية |
Einstein ve de Broglie'nin atomu geleneksel yolla açıklamalarına rağmen radikaller, 1924'te, Bohr'un kuantum atlamalarına dayanan yeni bir teori ortaya attılar. | Open Subtitles | في عام 1924 و في تحدٍ لتفسير أينشتاين و دي برولي التقليدي للذرة يضع المتطرفون نظرية جديدة مبنية على قفزات بور الكمية |
Hayır, hayır, bu iğrenç bir nokta. İlişkiler, güven ve karşılıklı saygı üzerine kurulur. | Open Subtitles | العلاقـات مبنية على الثقة والاحترام المتبادل |
Bütün eylemler hayatta kalmak üzerine kurulu. | Open Subtitles | كل الأفعال مبنية على البقاء على قيد الحياة |
Ve yalanlar üzerine kurulu bir ilişki başlatamazsın. | Open Subtitles | و لا تستطيعين ان تبدأي علاقة مبنية على الاكاذيب |
Hepsi insanların özünde saygın olduğu şeklindeki bir asılsız düşünce üzerine kurulu. | Open Subtitles | أنها مبنية على نظرية خيالية مفادها ... أن البشر خيّرون في الأصل |
Başarılı birçok evlilik bundan çok daha azı üzerine kurulu. | Open Subtitles | والعديد من الزواجات الناجحة مبنية على هذا |
Lütfen, korku ve yanlış bilgiden menfaat sağlayan ve saldırgan bir strateji üzerine kurulu basına sızmış bağış toplama sunumunuzu hepimiz gördük. | Open Subtitles | جميعاً شاهدنا ذلك العرض لجمع التبرعات الذي أشار إلى استراتيجية عدوانية مبنية على الاستفادة من الخوف والتضليل |
Bence onlarınkinden iyi. Bizim ilişkimizde yalan yok. Onlarınki yalan üzerine kurulu. | Open Subtitles | لم يكن الكذب طرفاً بها وعلاقتهما مبنية على ذلك |
Biliyor musun? Annemin yalanlar üzerine kurulu bir ilişkisi oldu zaten. | Open Subtitles | لقد حظيت والدتي ذات مرة بعلاقة مبنية على الأكاذيب |
Ve eğer bu doğruysa... ..uygarlığımız baştan aşağıya günah üzerine kurulmuş demektir. | Open Subtitles | إذا كان ذلك صحيحا فإنّ حضارتنا بأكملها مبنية على الخطيئة من بدايتها حتى نهايتها |
İşin kötü tarafı, zaman ve mekan olarak şehrinizin yarık üzerine kurulmuş olması. | Open Subtitles | هذا هو عيب أن تكون مدينتكم مبنية على صدع زمكاني |
Muhteşem, büyük imparatorluk kölelik üzerine kurulmuş. | Open Subtitles | امبراطورية كبيرة عظيمة مبنية على العبودية |
Gölge ve ışığa dayalı bir şeyler yapmaya karar verdim. | TED | قررت أن أقوم بعمل قطعة مبنية على الظلال والضوء. |
Fakat bu benlik, başkalarının projeksiyonlarına dayanan bir projeksiyon. | TED | لكن النفس هي امتداد. مبنية على توقعات الناس الآخرين. |
Hem sonuçta aşk bayağı şeyler üzerine kurulur, değil mi? | Open Subtitles | بعد كل ذلك الحب مبنية على أشياء مبتذلة. |
Bu utanç verici, çünkü bütün Romen dilleri Latince üzerine kuruludur. | Open Subtitles | ذلك مخزي، لأن جميع اللغات الرومانسية مبنية على اللاتينية |
Ve hepsi bu adamın fikirlerine dayanıyor 18. yüzyılda bir istatistikçi ve matematikçi olan muhterem Thomas Bayes. | TED | وكلها مبنية على أفكار هذا الرجل، الموقر : توماس بايس، وهو عالم إحصائي و رياضي من القرن الثامن عشر. |
Akan görsel dünyaları anlamak üzerine inşa edilmiş olan teknoloji sürücüsüz arabalarda kullanıyor. | TED | التكنولوجيا مبنية على فهم العوالم البصرية المتدفقة تستخدم كتكنولوجيا للسيارات ذاتية القيادة. |
Erkekler hakkındaki en harika şey, neredeyse hiçbir şey temelinde arkadaş olabilmemizdir. | Open Subtitles | الطريف في الرجال هو أنهم يمكنهم تكوين صداقة.. ..ليست مبنية على أي شيء |