- geç kalmıyor musun, dedim. - Ayrıca bağırıyor da. | Open Subtitles | ـ لقد قلت، ألن تكونى متأخره ـ إنه يصيح أيضاً |
Eh, bari eve çok geç de olsa vardık sayılır. | Open Subtitles | على الأقل فذلك سوف يوضح لماذا عدت متأخره إلى المنزل |
sadece söylüyorum, geç saate kadar dışarıdaydın, telefona cevap vermedin.. | Open Subtitles | أنا فقط أقول,أنكِ كنت بالخارج متأخره لم تجيبي على هاتفك |
Üzgünüm, geciktim. Metroyla geldim, çok kalabalıktı. | Open Subtitles | آسفه لأني متأخره أتيت بالقطار لكنه كان مزدحماً |
Buluşacağımız yerlere benim erken, onunsa geç gitmesini çok sevmişimdir hep. | Open Subtitles | كنت دائما احب ان اصل مبكرا للاماكن و هي تحضر متأخره |
Çok geç olmadan böyle olduğum keşfedildiği için minettarım. | Open Subtitles | ممتن جدا , اني أكتشفت قبل أن تصبح حالتي متأخره |
Çok geç olmadan böyle olduğum keşfedildiği için minettarım. | Open Subtitles | ممتن جدا , اني أكتشفت قبل أن تصبح حالتي متأخره |
Bu gece çok geç olacakmış. | Open Subtitles | وعن ان الليله ستكون متأخره جداً هل يعني شئ لك ؟ لا ، لا شيئ على الاطلاق |
yarınki 4 dakika geç kalır, ve sonra 6 dakika ve 9 dakika. | Open Subtitles | غدا سيكون أربع دقائق متأخره وبعد ذلك ستّ دقائق وبعده ثمان دقائق |
Bu hokkabazın görünmek için seçtiği zaman çok geç. | Open Subtitles | متأخره هي الساعه التي أختارها هذا الساحر للظهور |
Kendi partime geç kalacağım baba | Open Subtitles | . أبى ، أنا سأكون متأخره على حفلتى الخاصه . حسناً , حبيبتى |
Güzel, çünkü edebiyat dergisi toplantısı bugün biraz geç bitecek. | Open Subtitles | . ذلك جيد ، لأننى أعتقد أنى سأذهب متأخره على أعلان المجلة |
Aramadığım için özür dilerim. geç saate kadar çalışmam gerekti. Bir iş çıktı. | Open Subtitles | آنا آسف لأني لم أتصل بك كانت لدي أعمال متأخره , وهناك شئ حدث |
geç gelmek, acayip bir haz veriyor sana anlaşılan. | Open Subtitles | أعتقد بأنك تشعرين بالرضا عند قدومك متأخره |
Geminin kaptanı ilk başta ölümün kaza sonucu olduğunu, ...kurbanın geç bir vakitte eğlenceden döndüğü sırada... | Open Subtitles | رفض قائد السفينة أن تُوصف هذه القضية بالحادثة مفترضاً أنها قد تكون متأخره في عودتها ليلاً |
geç kalmamam gerektiğini söyledi kalbim. | Open Subtitles | حتى اني لست متأخره في قول في قول ماذا يكمن في قلبي |
Şu an bununla ilgilenemem. İşe geç kalıyorum. | Open Subtitles | لا يمكنني التحدث بهاذا الشأن الان انا متأخره عن العمل |
Vance'le toplantım var ve şimdiden yarım saat geciktim. | Open Subtitles | لديّ اجتماع مع فانس أنا متأخره نصف ساعة بالفعل |
Merhaba! Kusura bakmayın geciktim. | Open Subtitles | مرحبا, انا متأسفه جدا لاني متأخره |
Çeçenler beni daha çok endişelendiriyor. geciktin. Ben hep gecikirim, unuttun mu? | Open Subtitles | لدي مخاوف أكبر من الشيشانيين أنت متأخره أنا دائماً متأخرة، أتذكر؟ |
Sadece 1 saat gecikti. Onun standartlarına göre hiç fena değil. | Open Subtitles | متأخره ساعه واحده فقط , هذا ليس سىء بالنسبه لعادتها |