Değiştir benim kraliçe kıyafetlerimi bir seyyar satıcı pelerinine. | Open Subtitles | تغير ملابسى الملكية إلى عباءة بائع متجول |
Manavın oğlu, sütçü... çöpçü, seyyar satıcı. | Open Subtitles | .. صبي البقالة , بائع الحليب عامل القمامة , بائع متجول |
Tesisatçı olabilir mi, ya da seyyar satıcı, çünkü ben tüm faturaları ödedim | Open Subtitles | لا يمكن أن يكون سباك ، وبائع متجول في صالة الاستقبال ، والسبب لقد دفع هذه الفواتير |
Hayır, çünkü, bilirsin, gezgin olmakla ilgili büyülü bir durum vardır. | Open Subtitles | لا، لأنه كما ترين، لدي هذا الافتتان بكل ما هو متجول. |
Öyküler şans eseri anlatılıyor, rastgele, şiirin hatrı için, gezgin bir yankının emriyle, çünkü en eski şeyler bile günümüzde internette birer yalan olarak dolaşıyor... | Open Subtitles | مصادفةً، جزافاً بحق الشعر في وصية صدى متجول |
Bazı gezici satış görevlileri öğlen için duyuru hazırlamışlar. | Open Subtitles | هناك بائع متجول سيحضر للحانه في فترة مابعد الظهيره. |
Ah, onu seyyah bir tüccardan aldım. | Open Subtitles | اوه لقد اشتريته من تاجر متجول |
Sadece bir avare, sanırım. | Open Subtitles | فقط متجول, أعتقد |
Geliyorum! Şansım varsa, gelen seyyar ketçap satıcısıdır. | Open Subtitles | قادم مع قليل من الحظ، سأكون مع بائع كاتشاب متجول |
Geçen hafta kasabadan geçen bir seyyar satıcıdan aldım. | Open Subtitles | إبتـعتهـا من بـائع متجول كـان عـابرا للمدينة الأسبوع المـاضي |
İIk başladığımda amaçsız, zavallı bir seyyar satıcıydım. | Open Subtitles | وعندما بدأت بالتوقف, كنت مجرد بائع متجول مسكين... |
Roz, ben psikiyatrım, seyyar satıcı değil. | Open Subtitles | روز، أَنا a طبيب نفساني، لَيسَ a بائع متجول. |
Üç kişi ve bir seyyar kara mayını yarbayı mı izliyormuş? | Open Subtitles | ثلاثة أشخاص و لغم متجول كانوا يتبعونه |
seyyar satıcısı. | Open Subtitles | انة بائع متجول. |
Sen gezgin bir ozanmış gibi görünen Japon prensi rolündeki İskoç aktorüsün. | Open Subtitles | لا، أنت ممثل اسكتلندي يلعب دور أمير ياباني و الذي يتظاهر بأنه مغني متجول |
Çok seçenek yoktu ben de gezgin satıcı oldum. | Open Subtitles | مع فرصي الضعيفة كان العمل كبائع متجول يناسبني |
İlk grup evlerinden atılan gezgin evsizler. | Open Subtitles | في أحد النماذج هو شخص متجول مشرد شخص نزع من موطنه |
...yengesine bağlı olsa da benim gibi bir gezgin, | Open Subtitles | على الرغم من تعلقه بعمته , لكنه مسافر متجول , مثلي |
Cole Masters, 22 yaşında Londralı bir gezgin. Bu sabah öldü. | Open Subtitles | كول ماسترز اثنان وعشرون عاما سائح متجول من لندن |
Buradan geçen bir gezici sirk gördünüz mü acaba arkadaşlar? | Open Subtitles | أنتم يارفاق رأيتم سرك متجول يأتي إلى هنا ؟ |
Bu bilgiye kullandığı aracı da eklersek, gezici bir satış elemanı olduğunu ve sosyopat olduğunu anlamayacak büyüklükte bir şirkette çalıştığını söyleyebiliriz. | Open Subtitles | هذا بالاضافة مع المعلومات عن سيارته تجعلنا نظن انه بائع متجول من نوع ما ويعمل في شركة كبيرة بما يكفي كي لا يلاحظوا انه مختل اجتماعيا |
Hani şu senin yazdığın kitapta Los Angeles'a ilk taşındığında kendini seyyah gibi hissettiğini belitmişsin. | Open Subtitles | بكتابك، كتبتين ذلك أنه حين انتقلتي إلي (لوس انجليس) عشتِ كيان متجول. |
Bizim için tehdit oluşturmuyorlar. Şu adam bir sokak satıcısı. | Open Subtitles | إنهما لا يشكلان تهديداً الرجل البيروفي هو بائع متجول |
Dükkanın arkasındaki sokakta bir işportacı var, sanırım onda bir tane gördüm. | Open Subtitles | كان هناك بائع متجول في الزقاق خلف المتجر، وأعتقد إنه حصل على واحدة |