Bak küçük kız. Bugün başka konuşan bebek kayıtlarımız da var. | Open Subtitles | اسمعي يا صغيرة ، لدينا تسجيلات لدمى متحدثة أخرى اليوم |
Sen bir çeşit yürüyen ve konuşan ansiklopedisin, yürüme kısmı hariç. | Open Subtitles | انت مثل معلومات ماشية, و متحدثة ماعدا الجزء الخاص بالمشي. |
Çocukluğumuzda inandığımız şu hikayeler balinanın içinde yaşayan yetişkin bir adam konuşan çalılık... | Open Subtitles | قصص الأطفال تلك ...التي رُبينا عليها ...رجل يعيش في بطن حوت ...و عليقه متحدثة |
Orduda toplumsal cinsiyet eşitliği üzerine çalışma yapan tarafsız bir jürideydim, ...ve jürimizin çözemediği bir sorunu olan bir konuşmacı vardı. | Open Subtitles | كنتُ عضوة في لجنة قضائية تدرس التعميم النوعي في القطاع العسكري وقد قابلتُ متحدثة |
Yüksek ücret alan bir konuşmacı oldu. | Open Subtitles | كتابًا تصدر قائمة المبيعات وباتت متحدثة بأجر مرتفع |
Madhuri senin ne kadar hoşsohbet olduğunu fark edememişim. | Open Subtitles | يا إلهي يا ماهدوري لم ألاحظ ذلك يا لك من متحدثة لامعة |
Son bir konuşmacımız daha vardı ama sanırım kendisi çekindi. | Open Subtitles | كانت لدينا آخر متحدثة لكن أظن أنها أصابها الخجل |
konuşan bir hayalete garip hissettiriyorsun. | Open Subtitles | جاعلة شبحة متحدثة تشعر بالغرابة |
Burada set dekorasyonları ve konuşan kafalardan başka bir şey görmüyorum. | Open Subtitles | وجدته ، الجرثومة التي تم تنزيلها على برنامج التصويت إنها على طول الجدار الغربي من الطابق الخاص بكم أنا لا أرى أي شيء هنا، سوى مجموعة من معدات الديكور و رؤوس متحدثة |
Evet, İngilizce konuşan bir mürebbiye için. | Open Subtitles | أجل، بالنسبة لممرضة متحدثة بالإنجليزية |
O konuşan bir model. | Open Subtitles | فهي متحدثة أزياء |
konuşan fareler. Harika. | Open Subtitles | فئران متحدثة رائع |
Reklamda konuşan Bir Ağaç | Open Subtitles | شجرة متحدثة في إعلان تجاري |
Ses komutalı, konuşan araba. | Open Subtitles | سيارة متحدثة تعمل صوتيا |
Ve şimdi karşıt taraf için konuşan kızı. | Open Subtitles | والأن متحدثة الجانب الأخر (الابنة، النائبة (بورك |
Daha az konuşan kukla olabilir ama. | Open Subtitles | ولو أنها دمى متحدثة أقل |
Belirli bir seviyeye ulaşmak için koca bir eş anlamlılar sözlüğü ihtiyacı olan, dikkat çekecek hiçbir noktası olmayan tamamen yetersiz bir konuşmacı gibi hissettirdi mi? | TED | هل جعلني أشعر وكأنني متحدثة غير جديرة ولا أملك موضوعاً لأتحدث عنه نهائياً، وتحتاج حتماً لموسوعة ضخمة إذا أرادت أن تلائم الموقف؟ |
Anne, ben asla iyi bir konuşmacı olamayacağım. | Open Subtitles | أمي ، لن أصبح أبداَ متحدثة لبقة |
Anne, ben asla iyi bir konuşmacı olamayacağım. | Open Subtitles | أمي ، لن أصبح أبداَ متحدثة لبقة |
Kendisi süper zeki, hoşsohbet bir Wall Street yatırımcısı. | Open Subtitles | إنّه ذكية جدًا، متحدثة عظيمة (و تعمل في (وول ستريت |
Bugünkü son konuşmacımız. | Open Subtitles | ليز و أخر متحدثة لليوم |
Ve şimdi herkes bugünkü konuşmacımız Jeanine'i selamlayalım. | Open Subtitles | والآن رحبوا معي "في متحدثة الليلة "جنين |