Çok üzgün. Sen onunla kal, ben de veterineri arayayım. | Open Subtitles | إنها متضايقة جداً لما لاتبقى معها سأتصل أنا بالطبيب البيطري |
- üzgün görünmüyorsun ama. - Botox yüzünden. | Open Subtitles | لا تبدين متضايقة إنها حقنة التجميل التي أخذتها |
Dinle, birkaç gündür ne kadar üzgün olduğunu görebiliyorum, ve açıkçası, ben de üzülüyorum. | Open Subtitles | اسمعي، لاحظت كم كنت متضايقة بشأن انفصالنا بالأيام القليلة الماضية وعليّ أن أكون صادقاً، إنّي أتألم أيضاً |
Ama aslında sadece, Holly'nin sürekli etrafında bulunmasının çok rahatsız edici olacağını düşünmüştü. | Open Subtitles | ولكن الحقيقة هي أنه يقصد أن يجعل هولي متضايقة جدا عندما تكون حوله |
Candace, kızgın olduğunu biliyorum ve bana istediğin her şeyi yapmaya hakkın var. | Open Subtitles | يا كاندس.. انا عارف انك متضايقة وليكي حق في كل اللي بتعمليه |
Lana üzgündü. Ne olduğunu söyledi mi? | Open Subtitles | لانا بدت متضايقة هل أخبرتك بما حدث؟ |
Yeterince düşündüm. Taani'yi üzgün görmek istemiyorum. | Open Subtitles | اوه لقد فكرت فيها بما فيه الكفاية لا استطيع ان ارى تاني متضايقة |
Hadi. üzgün olduğunda çikolata her zaman daha iyi hissetmeni sağlar. | Open Subtitles | بربّك، الشوكولاته تجعلكِ تشعرين بحال أفضل دائماً عندما تكونين متضايقة |
- Seni böyle üzgün bırakmak istemiyorum, canım. | Open Subtitles | عزيزتي ، لا أريد أن أغادركِ و أنتِ متضايقة أرجوكِ ، إتركيني لوحدي ، حسناً ؟ |
Şu an sadece üzgün olduğun belli ve-- | Open Subtitles | أقصد ، من الواضح الآن بأنكِ متضايقة فحسب |
Tara, ertesi gün hala üzgün olduğunu söylemişti. | Open Subtitles | قالت تارا لي أنها لازالت متضايقة فعلا عن الموضوع اليوم التالي |
Hadi. üzgün olduğunda çikolata her zaman daha iyi hissetmeni sağlar. | Open Subtitles | بربّك، الشوكولاته تجعلكِ تشعرين بحال أفضل دائماً عندما تكونين متضايقة |
Ben de gök gürültüsünden rahatsız oluyorum ancak asla çareyi sakinleştirici ilaçlarda aramıyorum. | Open Subtitles | أعصابك متضايقة من العواصف المتتالية أيضاً لكنني لن أتحول أبداً للمخدرات للتهدئة |
Abla, aslında Mi Nam'dan tam anlamıyla rahatsız oluyorum. | Open Subtitles | في الحقيقـة أني متضايقة من قبل غو مي نام |
Kendime itiraf edemeyeceğim kadar yeni bir kız arkadaşın olmasından rahatsız olma ihtimalim var. | Open Subtitles | هناك أحتمال بأنني كنت متضايقة لأنك تمتلك حبيبة , والأن اعترفت لك بذلك |
Ona kızgın değilim... Çünkü böyle bir durumda ona kızgın olmam pek de uygun-- | Open Subtitles | لست متضايقة منه، لأنّه سيكون غير ملائم من طرفي.. |
Kocası onun kendisine ne kadar kızgın olduğunu fark etmiyor bile. Onu tanıyor muyum? | Open Subtitles | وزوجها لا يعرف كم هي متضايقة ببقائها معه |
Barb gerçekten üzgündü. Planları vardı. | Open Subtitles | "بارب" متضايقة حقا من هذا، كانت لديها خطة |
Bütün bunları yapacak kadar mı üzüldü? | Open Subtitles | متضايقة بما يكفي لتفعل كل ذلك؟ |
Sana yardım ettiğimi öğrendi ve bana stajyer işleri verdi ben de biraz üzüldüm ama şimdi iyiyim. | Open Subtitles | لقد علم بأنّني قمت بمساعدتكِ والآن هو يجبرني على القيام بمثل تلك الأعمال وكنت متضايقة قليلاً، والآن أنا بخير .. |
Sadece seninle yattığı süre boyunca benim kocaman nefes kesen tanı yeteneğimi düşündüğü için üzgünsün. | Open Subtitles | أنتِ متضايقة لأنّها كانت معكِ طوال الوقت ...وهي تفكّر بضخامة وروعة مهاراتي التشخيصيّة |
canını sıkan onun okulu kırıp yakalanmaması, hepsi bu mu? | Open Subtitles | لذا انت متضايقة لأنه هو يتهرب و لا يتم ضبطه |
Tamam, ya ben anlamıyorum ya da sen bir şeye üzüldün. | Open Subtitles | حسناً، إما انا فقدت عقلي، أو أنتِ متضايقة بشأن شيء ما. |
Peki dün neden o kadar üzgündün? | Open Subtitles | حسناً ، لماذا كنتِ متضايقة بالأمس ؟ |
Çok sevinecek. Kaybolduğuna çok üzülmüştü. | Open Subtitles | ستسر كثيرا، كانت متضايقة من فقدانها. |