Önemli sorunlarla yüzleşen bağımsız adamlar olarak iyimser olmayı seçtik. | Open Subtitles | كرجل حر يواجه تحديات هامة نحن نختار أن نكون متفائلين |
Statükoyla uğraşmaya başlarsan buna pek iyimser yaklaşmayabilecek insanlar vardır. | Open Subtitles | أنتبدأتالعبثمعالوضعالراهن، أنهم قومٌ ما ليسُ متفائلين بشكل كبير مع ذلك |
Statükoyla uğraşmaya başlarsan buna pek iyimser yaklaşmayabilecek insanlar vardır. | Open Subtitles | أنتبدأتالعبثمعالوضعالراهن، أنهم قومٌ ما ليسُ متفائلين بشكل كبير مع ذلك |
Bu yüzden sizlere, yaptığınız şeylerde olumlu olun, ama aktif bir vatandaş olun şeklinde başladım konuşmama. | TED | ولذلك أبدأ بقولي علينا أن نكون متفائلين فيما نفعل، وعلينا أن نكون مواطنين نشطين |
Kesinlikle. "Yaşasın Mode!" Pozitif kalmalıyız. | Open Subtitles | نعم هذا جيد تعيش "مود" يجب ان نكون متفائلين |
Başlarda, iyimserdik bulunacaklardı ve suçlamalar düşecekti, ama ne yazık ki dava bitti bu yüzden de soruşturma sona erdi. | Open Subtitles | ورسميا كنا متفائلين أنهُ سيتم العثور عليهم وسيتم رفع دعوى ، ولكن للأسف لم يحدث ذلك لذا تمت مماطلة التحقيق |
O halde biraz daha iyimser olalım. Her ülke zenginliğini mutluluğa dönüştürmede biraz daha gelişse ne olur? | TED | إذن فلنكن متفائلين قليلا، ماذا لو شهد كل بلد تحسّنا ضئيلا في تحويل ثروته إلى رفاهية الأشخاص؟ |
Bence iyimser olabiliriz. | TED | أعتقدُ أنه يمكننا تحمل أن نكون متفائلين. |
Alba gu bra! Bana biraz fazla iyimser gibi göründüler. Belki de savaşmak istiyorlardır. | Open Subtitles | ولكنهم لن يأخذوا أبدا حريتنا يبدون متفائلين فعلا ربما يريدون أن يقاتلوا |
Hayati fonksiyonları zayıf. Akciğelerinden biri delinmiş. Pek iyimser değiller. | Open Subtitles | معدّلاتها الحيويّة منخفضة وثقب بإحدى كلاها, لذلك ليسوا متفائلين. |
Varsayalım ki iyimser olarak uygun eşi bulmamız altı ayı bulsun. | Open Subtitles | و منعاً للجدل. لنفترض متفائلين أنه سيتيغرق ستة شهور أخرى لإيجاد رفيق آخر. |
Giriş bölgesini saptamaya çalışıyorlar, ama pek iyimser değiller. | Open Subtitles | إنهم يحاولون تحديد موقع الدخول لكنهم ليسوا متفائلين |
İyimser olmalıyız, ve kurtulanlara yardım etmeliyiz. | Open Subtitles | يجب ان نظل متفائلين و نرى ان كان يوجد اى ناجيين |
Polisler konuyla ilgileniyor ama onları bu gece bulacakları konusunda iyimser görünmüyorlar. | Open Subtitles | ،الشرطة قيد البحث لكنهم ليسوا متفائلين بإيجادهما الليلة |
Vatandaşlık ruhlu, jilet gibi iyimser genç grupları. | Open Subtitles | هذه مجموعة لطيفة من التفكير المدنى قصة شعر رائعة ومراهقين متفائلين |
Artık dünya dövüşlerinde insanlar ona çok iyimser bakıyor. | Open Subtitles | في عالم القتال الناس متفائلين به جداً الآن |
Peki akşam yemeği yiyecek iki iyimser yetişkin desek? | Open Subtitles | حسناً، ماذا عن بالغين متفائلين بحذرٍ شديدٍ يشاركان عشاءً. |
Avukatlar hiç iyimser olmaz sanırdım. | Open Subtitles | اعتقدت أن المحامين ليسوا متفائلين أبداً. |
Bize düşen olumlu kalmak. - Bize düşen hayatta kalmak. | Open Subtitles | ـ مهمتنا أن نبقى متفائلين ـ مهمتنا هي النجاة |
Pozitif olalım. | Open Subtitles | لنكون متفائلين |
Bu yüzden oldukça iyimserdik ta ki mahkeme salonuna girip kürsünün önünde dikilen o 3 kişiyi görene dek. | Open Subtitles | كنّا متفائلين جدًآ في فرصهِ حتى أن دخلنا في قاعة المحكمة و كان حشد من الناس يقفون أمام مقعد القاضي |
Sağ salim eve döneceğini umut ediyoruz. | Open Subtitles | ونحن نبقى متفائلين عودتها الآمنة النهائية. |
- Ama gerçekten iyimseriz. | Open Subtitles | لكن نحن متفائلين فعلاً |