Ama zarar verdin çünkü pervasız ve tehlikelisin ve düşünmeden hareket ediyorsun. | Open Subtitles | ولكنكِ قتلتيهم ، لأنكي متهورة وخطرة وتتصرفين بدون تفكير |
Hala hayatta olduğumu hissetmenin bir yolu olarak pervasız davranışlarda bulunmaya. | Open Subtitles | استخدام تصرفات متهورة كطريقة للإحساس بأني لازلت حيّة |
dikkatsiz araç kullanma demek istemiyorum. Daha fazla şey yaptığını düşünüyorum. | Open Subtitles | لا أريد جعلها قيادة متهورة أشعر أنّه فعل أكثر من ذلك |
Evlenmenin fazla aceleci olduğunu düşünmüştüm ve yanlış yaptığını senin de görmeni istedim. | Open Subtitles | اعتقدت أنكِ كنتِ متهورة بزواجكِ و أردتكِ أن تعلمي أنكِ أخطأتِ |
Çabuk sinirlenip fevri davranırmışsın ama ciddi değilmiş. | Open Subtitles | تطردينَ بديلتك المؤقتة وأنكِ متهورة ولستِ جادة |
Delice geliyor. Ben de düşünmeden hareket eden biri değilim. | Open Subtitles | اجل, اعلم,يبدو الأمر جنونا ولست معتادا على القيام بأمور متهورة |
Şimdi böylesine eşsiz bir gerdanlığı dışarıda takarak neden bu kadar düşüncesiz davrandığımı soracaksınız bay Marlowe? | Open Subtitles | انك على وشك ان تسأل, لماذا كان يجب ان اكون متهورة لكى اخرج فى المساء مرتدية عقد لايمكن تعويضه |
Bazı arkadaşlarım biraz aptalca davranmaya başlamıştı... | Open Subtitles | بعض أصدقائي كانوا يقومون بتصرفات متهورة بالجوار |
Suç işlemeye grafiti ve tehlikeli araç kullanmakla başladı. | Open Subtitles | وكره داريوس الدرجة بدأ بعمليات الغدر ، قيادة سيارة متهورة |
Mutsuz insanlar pervasız şeyler yaparlar. | Open Subtitles | الناس التعساء يقومون بأمور متهورة |
pervasız, alem adamının hayatına girmesine izin verdim. | Open Subtitles | لقد سمحت لرجل سكير مع شخصية متهورة... يذهب معها. |
Çok pervasız davrandım. | Open Subtitles | لقد كنت متهورة كثيراً |
dikkatsiz sürüşün için seni içeri tıkmadığıma şükret. | Open Subtitles | أنتي محظوحة لأني لم أسجلها كقيادة متهورة |
Sadece stüdyonun filmin gerçekleri yansıtmadığını bildiklerini değil, ayrıca yalan olma ihtimaline karşı dikkatsiz davrandıklarını da kanıtlamamız lazım. | Open Subtitles | نحن بحاجة لإثبات ان الاستوديو ليس فقط يعرف فقط ان الفيلم كان غير صحيح ولكنهم كانوا متهورة بشأن إمكانية الزيف والكذب |
Aşırı hızdan kesecek sanmıştım ama dikkatsiz sürmekten yedim. | Open Subtitles | ظننتها ستكون مخالفة سرعة، لكن كانت لقيادة متهورة. |
Yaratıcılığımız fazla kıt, fazla taraflı, fazla aceleci miydi? | Open Subtitles | هل كانت رؤيتنا ضيّقة جدا، جزئية جدا، متهورة ؟ |
Annen, aceleci, parlak gözlü annen hiçbir zaman ileriyi göremeyen kendinden düşük babanla evlendi. | Open Subtitles | والدتك، كانت متهورة وحالمة تزوجت من طبقة أقل منها .. ووالدك, حسناً |
Yani fevri biridir ama bu saçmalık, delilik resmen. | Open Subtitles | حسناً, أنا اعني أنها لطالما كانت متهورة جداً. لكن هذا حماقة, هذا جنون. |
Pekala, düşünmeden karar vermeyelim. | Open Subtitles | حسناً .. دعينا لا نتخذ قرارات متهورة أنا استفزيتك |
Bu kadar düşüncesiz olma. Seninle konuşmaya hazırlanmıştım. | Open Subtitles | لا تكوني متهورة أنني أخطط لكي أجري محادثة جيدة |
Neden her şeye rağmen durmaksızın aptalca ve riskli şeyler yapmakta ısrar ediyor? | Open Subtitles | لماذا هي تصِرُّ دائماً على فعل أشياء متهورة و خطيرة بدون حيطة أيّاً كانت الظروف ؟ |
Metotlarına gelirsek bir yaratığı evine çekecek kadar dikkatsizce ve tehlikeli. | Open Subtitles | على الرغم من أن أساليبكِ متهورة إلا أن التهور لإغواء مثل هذه المخلوقات لمنزلكِ |
Ve atılgan biriydim, sizin gibi değildim, genç bayan. | Open Subtitles | , و كنت متهورة و مندفعة ليس مثلكِ أيتها السيدة الصغيرة |
Bakın, olanların sorumluluğunu kabul ediyorum, ama bu duruma getiren sizsiniz ve silah sistemlerini önerdiğiniz şekilde harekete geçirmek tamamen Düşüncesizce bir hareket. | Open Subtitles | انظر , انا اقبل مسؤولية ما حدث, لكنك فرضت هذه الوضعية. وقمت بتفعيل نظام الاسلحة, طريقة اقتراحك متهورة تماماً. |