Bu, seni suç ortağı yapar. | Open Subtitles | هذا سيجعل منك متواطئاً لهذا بإمكانها ان تكرهني للأبد |
Dün beyanatı sen yazdın. Yani suç ortağısın. | Open Subtitles | لقد كتبت البيان بالأمس، ذلك يجعلك متواطئاً. |
Planlarını bozmada Dudley'in suç ortağının sen olduğuna eminler. | Open Subtitles | انهم مقتنعون بأنك كنت متواطئاً مع دادلي على تخريب مؤامرتهم |
Eğer söylemediğin bir şey varsa suç ortağı sayılabilirsin. | Open Subtitles | إذا أخفيت أي شيء الآن ربما تعتبر متواطئاً في المستقبل |
24 yaşında işime sansür koyduklarında tarafsızlık, korku ve sessizliğin, pek çok kez suç, suistimal ve adaletsizliğe yardım ettiğini öğrendim. | TED | عندما استنكروني في الرابعة والعشرين من عمري. تعلمت أن الحياد، والخوف، والسكوت يجعلونك متواطئاً في الجريمة ظالم وغير عادل. |
Chabrol karısına çok benzeyen bir suç ortağı bulmuş olmalı. | Open Subtitles | وَجدَ Chabrol متواطئاً ضِعف الذي باربرة الأقل. |
Kendinizi açıklamamanız sizi suç ortağı gibi gösteriyor. | Open Subtitles | رفضك بتوضيح نفسك يجعلك متواطئاً وحسب |
FBI, Peder Joe'nun suç ortağı olduğunu iddia ediyor. | Open Subtitles | تدّعي المباحث الفيدرالية أنّ القسّ (جو) كان متواطئاً |
Kendi yok oluşunun suç ortağı olursun. | Open Subtitles | و تصبح متواطئاً في فنائك |