Bunu organize etmek zorundayız. Böylece cinayetlerin suç ortağı haline gelmeyiz. | Open Subtitles | يجب أن نسوي ذلك لكي لا نكون متواطئين في أي جريمة |
Dışarıdaki suç ortağı ihtimalini de ele alacak olursak, tedbirden taraf olmanızı tavsiye ediyorum. | Open Subtitles | وباحتمال وجود متواطئين في الخارج أنا ألتمس منك ضرورة الحرص |
Auschwitz'teki cinayetlerde suç ortağı olan Almanlar savaşın bitiminde bunun bedelini çok ağır ödeyeceklerinin farkındaydı. | Open Subtitles | الألمان الذين كانوا في الحقيقة متواطئين "في جرائم القتل في "آوشفيتس عرفوا أنهم في خطر كبير من العقوبة عندما إقتربت الحرب من نهايتها |
Biz ödersek bizide suç ortağı haline getirir. | Open Subtitles | و دفعنا لها سيجعلنا متواطئين |
Thomas'la David bu ihanete suç ortağı durumundalar. | Open Subtitles | (توماس) و(ديفيد) متواطئين في هذه الخيانة |