Ve bir cinayete suç ortağı oldu. Daha neye ihtiyacın var? | Open Subtitles | و متواطىء في جريمة قتل ما الذي نحتاجه أكثر من هذا |
Çünkü kardeşin, federal bir hakimi infaz ediyor ve ne olursa olsun, sen de bir suç ortağı olacaksın. | Open Subtitles | لأن أخيك على وشك إعدام قاضي فيدرالي، وبغض النظر عما يحدث، ستكون متواطىء. |
Bak, hedef de olsan suç ortağı da her iki şekilde de seni Cley'e teslim edene kadar olduğun yerde duruyorsun. | Open Subtitles | انظر ، اما انك الهدف او انك متواطىء لكن في كلا الحالتين ، ستبقى في مكانك حتى نقوم بتسليمك لكلاي |
Şahit olmayı, suç ortağı olmaya tercih etmiş gibi görünüyor. | Open Subtitles | يَبدو وكأنه متواطىء له قلب متغيّر على عكس الشاهد. |
suç ortağı benim lakabımdır ama, bir silahınız falan yoktur inşallah? | Open Subtitles | متواطىء هو إسمي الأوسط، لكنكِ لا تحملين سلاحاً أليس كذلك؟ |
Hayatın boyunca suç ortağı olarak mı kalacaksın? | Open Subtitles | و العيش كشخص متواطىء لبقية حياتكِ؟ |
Bu da... suç ortağı. | Open Subtitles | وهذا متواطىء معه. |
Kaçan bir esir gemisinin suç ortağı.. | Open Subtitles | متواطىء مع سفينه مليئه بالمساجين... |
Bu da seni bir suç ortağı yapar. | Open Subtitles | ذلك يجعلك متواطىء |
Yani kadın bir suç ortağı mı var? | Open Subtitles | إذًا، لديّنا متواطىء نسائي؟ |