İzleyicileri hikayeyi kendisi için yapmasına imkan tanımalısınız. Bununla ilgili bir örnek vereyim. | TED | إذن عليك أن تترك المشاهدين يصنعون قصصهم بأنفسهم، وسأضرب لكم مثالًا على ذلك. |
Size ikinci bir örnek vermek istiyorum: internet tacizi. | TED | أرغبُ في إعطائكم مثالًا آخر: التحرش عبر الإنترنت. |
Bununla ilgili bir örnek vereyim. | TED | دعوني أعطيكم مثالًا عن كيفية الشعور بهذا |
Başkalarının tanıklık etmesi için, faziletlerinin yaşayan bir örneği olmak istiyorum. | Open Subtitles | عسى أن أكون مثالًا حيًّا عن ذوي النعمة ليشهد ويعتبر الآخرون. |
Düşünme şeklimizi değiştiren yeni bir örneği sizinle paylaşayım. | TED | دعوني أريكم مثالًا حديثًا عما غيّر طريقة تفكيرنا. |
Arnold Rothstein sadece işe bakış açısıyla değil yaşam biçimiyle de insanlar üzerinde etki bırakan biriydi. | Open Subtitles | كان أرنولد روثستاين مثالًا يحتذى به وكان له تأثير ليس لرؤيته للعمل فقط ولكن في حياته كاملةً |
Bu da bir taşak geçme örneğiydi bu arada. | Open Subtitles | ذلك كان مثالًا للمشاكسة، بالمناسبة. |
Şimdiki işimden size bir örnek vermek istiyorum. | TED | أريد أن أقدم لكم مثالًا من عملي الحالي. |
İş yerinde sınırlı ahlaklılık ile ilgili bir örnek vereyim. | TED | لذا دعوني أضرب مثالًا عن الأخلاقيات المحدودة في العمل. |
Size elle tutulur bir örnek vereyim. | TED | لذا اسمحوا لي أن أعطيكم مثالًا ملموسًا. |
Hatırlamakta zorlanabilirsiniz fakat daha birkaç hafta önce bu, insan aptallığının, insan kaynaklı bir tahribata sebep olmasına bir örnek oldu. | TED | ربما من الصعب قليلًا أن نتذكر، ولكن قبل بضعة أسابيع فقط، كان ذلك مثالًا للتدمير البشري من قبل الغباء البشري. |
Bu kritik bağları gösteren başka bir örnek vereyim. | TED | إليك مثالًا آخر يبين تلك الروابط الحاسمة. |
Buna bir örnek isterseniz Einstein'dan daha az caydırıcı bir örneğe gidelim mi? | TED | وإذا كنتم تريدون مثالًا على هذا... هل نأخد مثالًا أقل تعجيزًا من آينشتاين؟ |
Son bir örnek daha vermek istiyorum, en sevdiğim örnek. | TED | وأريد أن أعطيكم مثالًا أخيرًا، مثالي المفضل: |
Harika! Gerçek hayattan bir örneği ele alalım ve onu merdivene fırlatarak sürecin nasıl işlediğini görelim. | TED | لنأخذ مثالًا حيًا من الواقع ونُجريه على نموذج السلم لنرى كيف يتم كل هذا. |
Şimdi çok farklı bir örneği ele alalım: Şikago Öğretmen Emeklilik Fonu, 10 milyar dolarlık bir bilinçli yatırımcı. | TED | دعونا الآن نأخذ مثالًا مختلفًا: صندوق تقاعد المدرسين بشيكاغو، برأسمال 10 ملايير دولار من المستثمرون الواعين اجتماعيًا. |
Arnold Rothstein sadece işe bakış açısıyla değil yaşam biçimiyle de insanlar üzerinde etki bırakan biriydi. | Open Subtitles | كان أرنولد روثستاين مثالًا يحتذى به وكان له تأثير ليس لرؤيته للعمل فقط ولكن في حياته كاملةً |
Size bir başka örnek vereyim: 2008 yılında UCLA'daki bir grup araştırmacı, şehirde hırsızlığın yoğun olduğu bölgelerde örüntü arıyordu. | TED | لنأخذ مثالًا آخر: في 2008، بحثت مجموعة في جامعة كالفورنيا عن أنماط انتشار السرقة في المدينة. |
Bu da bir taşak geçme örneğiydi bu arada. | Open Subtitles | ذلك كان مثالًا للمشاكسة، بالمناسبة. |