Örneğin, bu çıplak adama M-1, bu çıplak bayana da M-2 diyelim. | Open Subtitles | مثال على ذلك: اسمحوا لى جعل M2" السيدة العارية "M1" الرجل العاري" |
Örneğin; bilardo masasındaki toplar. | Open Subtitles | مثال على ذلك ، الكرات على طاولة البلياردو |
Örneğin, sabah notlarını yazarken sonra, üniversiteden çıkarken yanınızda olabilirim. | Open Subtitles | مثال على ذلك, عندما تدون ملاحظاتك الصباحية بعدها أنا قد أكون معك عندما تغادر الكلية |
Ve uzay bunun için harika bir örnek. | TED | والفضاء أفضل مثال على ذلك. |
Bunun için harika bir örnek Bujold. | TED | وخير مثال على ذلك هوال Bujold. |
bunun bir örneği her çocuğa bir dizüstü olmuştur. | TED | مثال على ذلك كان مبادرة جهاز حاسب محمول لكل طفل. |
Columbus, Ohio'daki Columbus City Kız Hazırlık Okulu bunun bir örneği. | TED | مدرسة مدينة كولومبوس الإعدادية للفتيات في كولومبوس/ ولاية أوهايو هي مثال على ذلك. |
Örneğin sana cömertçe ödeme yapılsa bile şu anda olduğun fiziksel durum bunu baltalıyor. | Open Subtitles | مثال على ذلك على الرغم من أنك قد قبضت مرتبك بسخاء الحالة الجسدية التي أنت بها الآن |
Yani Örneğin, şunu diyebilirim: '' Ben. '' | TED | مثال على ذلك: استطيع ان اقول أنـا |
Örneğin, pişirmede kullanılan Isı Kadranı bir mızrağın içine yerleştirilip ısı üretmesi için kullanılabilir. | Open Subtitles | ...مثال على ذلك, دايل الحرارة المستخدم في الطبخ من الممكن أن يوضع داخل رمح ويولد الحرارة |
Örneğin, benimle sevişmeye bayılıyorsun, aynı şekilde ben de. | Open Subtitles | - طرق كثيرة مثال على ذلك أنك تود إقامة علاقة معي |
Örneğin, İngiliz matematikçi Gottfried Hardy'nin sayılar teorisi. Çalışmaları, hiçbirinin gerçek dünyada herhangi bir olayı açıklamaya yaramayacağı söylenmesine karşın, kriptografinin doğuşunu sağlamıştır. | TED | مثال على ذلك " نظرية الأعداد" لعالم الرياضيات البريطاني "جوتفريد هاردي" والذي عبر أن عمله لن يكون نافعًا في تفسير أي ظاهرة طبيعية في الكون، لاحقًا لقد ساعد في تكوين التشفير. |
Örneğin, kamp ateşi komitesi. | Open Subtitles | مثال على ذلك إشعال اللجنة |
Örneğin bak, Kasım. | Open Subtitles | مثال على ذلك "أنظري هناك "قاسم |