İstediğin gibi herkesi eve gönderdim. | Open Subtitles | لقد قمت بإرسال الجميع للمنزل مثلما طلبت |
İstediğin gibi biraz araştırma yaptım. | Open Subtitles | أجريت بعض الأبحاث بالجوار مثلما طلبت |
Yani, bana dediğin gibi doktorların odasına götürdüm. | Open Subtitles | يعني أنني أخذتها إلى استراحة الأطباء مثلما طلبت مني |
Tıpkı dediğin gibi, elimden geldiğince kanserle savaşıyorum. | Open Subtitles | أنا أحارب السرطان بأيّ طريقة ممكنة، مثلما طلبت منّي. |
İstediğiniz gibi, yanarak ölen bütün kurbanları listeledim. | Open Subtitles | لقد جمعت شهادات الوفاة للضحايا المحترقين، مثلما طلبت -أجل |
- Tıpkı istediğin gibi, izlenemez. | Open Subtitles | لا يُمكن تعقبها مثلما طلبت |
Tam istediğin gibi... | Open Subtitles | مثلما طلبت... |
Spike'ı yeniden maddesel hale getirmek, senin istediğin gibi. | Open Subtitles | جعل "سبايك" طبيعى ثانيةً مثلما طلبت |
İstediğin gibi... | Open Subtitles | تمامًا مثلما طلبت |
İstediğin gibi New York'taki her tren istasyonunun planı. | Open Subtitles | تمامًا مثلما طلبت مخططات كافة محطات القطار بـ(نيويورك) |
Onu başkasına verdim, Tıpkı istediğin gibi. | Open Subtitles | لقد تركته مثلما طلبت. |
- Tıpkı istediğin gibi. | Open Subtitles | مثلما طلبت |
Her yere takip ettim, izledim, tıpkı dediğin gibi. | Open Subtitles | ألاحقك و أشاهدك من كل مكان مثلما طلبت |
- Basit bir şekilde ayrıldım dediğin gibi. | Open Subtitles | لقد كان إقتحام نظيف، مثلما طلبت |
- Basit bir şekilde ayrıldım dediğin gibi. | Open Subtitles | لقد كان إقتحام نظيف، مثلما طلبت |
İstediğiniz gibi yaptım. | Open Subtitles | لقد فعلت مثلما طلبت |
İstediğiniz gibi. | Open Subtitles | تماماً مثلما طلبت |